Kendi Kendine Bilge Olamazsın: Anırmadan Önce İki Kere Düşün
04 Ekim 2024, Cuma 16:30Hz. Süleyman'ın döneminde, tüm canlıların dilinden anlayan, adalet ve bilgelik sahibi hükümdar olarak bilinen büyük peygamberin zamanıydı. Bu dönem, hayvanların da düşüncelerini dile getirebildiği, birbirleriyle konuşabildiği bir zaman dilimi olarak anlatılır. İşte böyle bir zamanda, çeşitli hayvanlar arasında bir toplantı düzenlenmişti. Ancak bu toplantıya çağrılmayan bir hayvan vardı: Eşek.
Toplantıya katılmak isteyen eşek, neden kendisinin alınmadığını sorgulamıştı. Diğer hayvanlar aralarında düşünerek eşeğe şu cevabı verdiler: "Eşek kardeş, seni aramıza almak isterdik ama olur olmadık yerde yüksek sesle anırıyorsun, bu da bizi rahatsız ediyor." Eşek, bu sözlerden sonra oldukça üzülmüş ve söz vererek: "Eğer beni de alırsanız, asla olur olmadık yerde anırmayacağım, çok sakin olacağım" demiş. Eşeğin bu ısrarına dayanamayan diğer hayvanlar, ona güvenerek gruba dahil etmeyi kabul etmişler.
Ancak toplantının ilerleyen saatlerinde, eşek aniden yüksek sesle anırmaya başlamış. Bu duruma sinirlenen hayvanlar ona dönerek: "Hani bize söz vermiştin, neden bağırıyorsun?" diye hesap sormuşlar. Eşek ise gayet kendinden emin bir şekilde cevap vermiş: "Eğer ben anırmazsam, benim eşek olduğum nereden belli olacak?"
İNSANIN DOĞASI: ANIRMA İHTİYACI
Hikayeyi bir yana bırakalım, biraz insan doğasına bakalım. Günümüzde birçok insan da eşek misali, kendisine uygun olmayan durumlarda "anırma" gereği hissediyor. Bu anırma, bazen gereksiz bir yorum, bazen tamamen yersiz bir hareket ya da her şeye "ben de varım" deme çabası olabilir.
BİLİYORUZ, AMA SUSAMIYORUZ
Eşeğin toplantıda anırması, aslında çok da yabancı olmadığımız bir davranış. Bir konuda bilgi sahibi olmasak bile, sırf orada bulunmanın heyecanıyla fikrimizi söyleme ihtiyacı duyuyoruz. Kim bilir, belki de içten içe, "Eğer ben bu konuda bir şey söylemezsem, benim kim olduğum nasıl anlaşılır?" düşüncesi hepimizin aklında geziniyor. Ama bazen gerçekten en doğru hareket, sessiz kalabilmekten geçer.
Tıpkı eşeğin diğer hayvanlara verdiği sözü tutamaması gibi, insanlar da çoğu zaman kendilerine verilen sorumlulukları ya da toplum içinde aldıkları rolleri taşıyamazlar. Çünkü içgüdüsel olarak, kendimizi ifade etme ve dikkat çekme arzumuz, bazen mantığımızın önüne geçer. Eşek olmak, bu noktada, susamamakla ilgilidir.
TOPLULUKTAKİ ROLÜNÜ TANIMAK
Toplumda herkesin bir rolü vardır ve bu rolü doğru anlamak, kendimizi tanımakla başlar. Eğer uçmayı bilmiyorsak, yüksekten atlamamalıyız; ya da eğer anırmak bir fayda getirmeyecekse, sessiz kalmalıyız. Bu hikayede eşek, anırma içgüdüsünü bastıramamış ve söz verdiği halde grubun huzurunu bozmuştur. Bu da bize şunu gösteriyor: Kendimize verilen rolleri ve sorumlulukları taşımak, aslında düşündüğümüzden daha fazla içsel disiplin gerektirir.
SESSİZLİK BAZEN EN GÜZEL CEVAPTIR
Eşek, anırmasa bile bir eşektir. Ancak anırarak sadece bu gerçeği daha da belirgin hale getirir. İnsanlar da benzer şekilde, her konuda fikir belirtmek zorunda değildir. Bazen sessiz kalmak, en anlamlı ve en saygın duruştur. Bu hikaye bize, içgüdülerimizi kontrol etmenin ve her zaman konuşmak yerine bazen susmanın erdemini gösteriyor.
Unutmayın, bir konuda gerçekten bilgi sahibi değilseniz, o konuda sessiz kalmak sizi küçültmez; aksine, bilmediğinizi kabul etme cesaretini gösterdiğiniz için sizi daha da büyütür. Tıpkı Hz. Süleyman'ın bilgeliğinde olduğu gibi, bazen en bilgece hareket, hiçbir şey söylememektir.
ESPRİLİ BİR KAPANIŞ YAPALIM O ZAMAN
Eğer siz de bir gün kendinizi bir yerde eşek gibi hissederseniz, belki de anırmadan önce iki kez düşünmekte fayda vardır. Unutmayın, kimse anırarak bilgeliğe ulaşamaz; ancak sessiz kalmak, bazen sizi gerçek bilge yapabilir. Ve en azından, uçaktan atılma riskini ortadan kaldırmış olursunuz. Uçaktan atılma hikâyesi de diğer yazıma kalsın…
Sevgiyle Kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.