“Kıytırık Cesurlar”

Merhaba değerli okurlarım.
Geçtiğimiz günlerde Rusya’da Wagner savaşçıları tarafından bir darbe girişiminde bulunuldu. Sonradan bir şekilde taraflar anlaştı. Her şey normale dönmeye başladı.
Ruslar gerek önceki savaşlarında, gerekse Ukrayna’daki savaşlarında ne kadar hantal bir sisteme sahip olduklarını gösterdiler. Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde de sistemdeki bu çürümüşlüğü görebiliyorduk.
Uzun yıllar önce Artvin’de şimdiki Gürcistan’la, zamanın Sovyetler Birliği ile sınırımızdaki  Sarp sınır kapısı açılmıştı. Yıkılmak üzere olan Sovyetler Birliğinin askerlerinin ve halkının iki ülke arasında kolay geçiş sağlanması üzerine Türkiye’ye geçtiklerini biliyorum. Buldukları veya yağmaladıkları herşeyi sınırdan ülkemize geçirip paraya çevirme telaşındaydılar. Askeri araçların lastikleri, askeri deniz botları, para edecek yedek parça, alet ve edevatlar Hopa ve Arhavi’den başlayıp Trabzon’a kadar uzanan Rus pazarlarında satılıyordu. Bu Rus pazarlarında bir botu sonundaki sıfırları önemli zannedip 5 Milyon liraya sattığı için sevinen Rus o paraya ancak  2 bardak çay içebildiğini öğrenince yıkılıyordu. Askeri botun kendine maliyeti sıfır olduğundan bu kazıklanma tecrübe hanesine yazılmış bir avantaj olarak kalıyordu.

***

Rusların Çeçenlerle olan savaşları da genellikle Ruslar için ızdırap verici olmuştu. Burada güzel bir Rus fıkrası var.  Anlatmazsam bozulacaksınız. Anlatayım.

Çeçenistan’da savaşan bir Rus memleketine döner. Bir berbere giderek saç traşı olmak ister. Traş sırasında berber sorar:
-”Askerliğini nerede yaptın?”
-“Çeçenistan’da.”
Berber işine devam ederken tekrar sorar:
-”Askerliğini nerede yaptın?”
Rus asker aynı sorunun 2. defa sorulmasını garipser. Herhalde unutkanlık var diye tekrar cevap verir:
-“Çeçenistan’da.”
Berber traşa devam eder ve 3. kez sorar:
-“Askerliğini nerede yaptın?”
Asker sinirlenir.
-“Tekrar tekrar niye sorup duruyorsun. Çeçenistan’da dedim ya!”
Berber tebessüm ederek:
-“Ben ne zaman bu soruyu sorsam ve sen de “Çeçenistan” diye cevap versen saçların diken diken olup dikleşiyor. Kesmesi daha kolay oluyor.“
***
Ruslar soğuk savaş dönemlerinden kalma “kuyruğu dik tutma” alışkanlığını halen sürdürme gayretinde:
 Ukrayna parlamentosu ülkedeki Rus varlıklarına el konulması kararı aldığında Rusya parlamentosu misilleme olarak bütün Ukrayna’ya el konulmasını kararlaştırmıştı.
Avrupa’dan Ruslara en sert tepkiyi Macron verebilmişti:
-“Bir daha Putin’i aramayacağım!”
Bir diğer tepki de Kongo Halk Cumhuriyeti’nden gelmişti. Kongo tepki olarak “Ülkedeki tek kişiden oluşan Rus diplomatın yarısını sınır dışı etme kararı“ almıştı.

Bütün bu tepkilerin yanısıra Rusya silahlanma konusuna çok geniş bir bütçe ayırıyor. Rus halkından bu konuda homurdanmalar çoğalınca Putin şu fıkrayı anlatarak konuyu kapatmıştı:
Eski bir asker oğluna silahını bulamadığını, görüp görmediğini sorar. Oğlu:
-“Tabancanı sattım baba. Yerine de harika bir saat aldım.”
Eski asker, oğlundan saati göstermesini ister. Saatin “iyi göründüğünü” söyleyen asker şöyle devam eder:
-“Yarın gelirler, beni öldürürler. Anneni öldürürler. Kız kardeşine tecavüz ederler. Sen de onlara Moskova'da saatin 12.30 olduğunu söylersin."
***
Bir de Rus Oligarklar var. Dev gibi Rus zenginleri. Mallarına Avrupa ve ABD’de el konmasıyla gündeme geldiler. Durumun gittikçe kötüleşmekte olduğunu gören Rus Oligark karısına durumu anlatmaya çalışır.
-“Durumlar kötü. Mercedes’i satıp Lada almamız gerekebilir.”
-“Sorun değil.”
-“Her akşam lüks lokantalara gidemeyebilir, evimizde yemek yiyebiliriz.”
-“Sorun değil hayatım.”
- “Malikanemizden çıkıp Moskova’daki küçük dairemize yerleşmemiz de gerekebilir. Ama bütün bu şartlarda beni yine de sevecek misin?”
-“Seni çok seveceğim ve çok özleyeceğim.”
***
Gazetemizin değerli okurlarının benim yaazımı sonunaa kadar okuma nezaketinde bulunan daha da değerli okurları. İki ay  kadar önce  milliyetçilik ve muhafazakarlıktan kopup Türkiye düşmanları ile kol kola giren bazı eski arkadaşlarımla seçim üzerine sohbetler yapıyorduk. Sohbet dediysem hoş sohbet cinsi bir sohbet değil. Asıp kesmek, hesap sormak, yargılamaktan ibaret tam bir faşist ve İsrailimsi tehditlerle dolu sohbetler. Kazanacaklarından o kadar eminlerdi ki yargılamanın bile nerede nasıl yapılacağını rahat rahat konuşuyorlardı. Acaip cesaret basmıştı.
Hani Rus Kuvvet Komutanları bir toplantıdan sonra bir araya gelmiş votka yudumlarken aralarında “Hangisinin askeri daha cesur” tartışması çıkmış.
Kara Kuvvetleri Komutanı iddiasını ispat için hemen bir karacı askeri çağırtıp emri vermiş:
-“Derhal “Yaşasın Rusya” diyerek kendini hareket halindeki tankın önüne at!”
-“Başüstüne komutanııım!” diyen asker kendini tankın altına atar. Kara Kuvvetleri Komutanı bu cesaret gösterisiyle göğsü kabararak:
-“İşte cesaret!”der.
Hava Kuvvetleri Komutanı altta kalır mı? Hemen havacı bir askeri çağırtır ve ona:
-“Uçağa bin ve 7000 fitten “Yaşasın Rusya” diyerek paraşütsüz olarak kendini aşağı at!”
-“Başüstüne komutanııım!” diyen havacı asker denileni yapar ve 7000 fitten yere çakılır. Hava Kuvvetleri Komutaanı durumdan memnun olaraak:
-“Cesaret budur” der.
Deniz Kuvvetleri Komutanı isteksiz de olsa bir denizci askeri yanına çağırır.
-“Derhal gemiyle açık denize açıl. En derin yerde  ayağına ağırlık bağlayarak “Yaşasın Rusya” diyerek kendini denize bırak!”
Denizci asker komutana bakmış. Kafasını devirip tekrar bakmış ve:
-“Hadi ordan yaa! Manyak mısın nesin!” deyip arkasını dönüp kapıya yönelmiş.
Deniz Kuvvetleri Komutanı ayağa fırlayıp diğer komutanlara dönerek:
-“Bakın. İşte cesaret budur!”
***
Velhasıl bizim muhalifler aşırı bir cesaret yüklenmesi yaşadılar. Seçimin üzerinden birbuçuk ay geçti. Bu süreçte sesler kesildi. Sustular. Arada güzel sözler paylaşıp Cuma mesajları ile eski çevrelerine yanaşmaya çalışıyorlar.
Bütün yaptıkları ihanetten sonra hiç birşey olmamış gibi bukalemunculuk yapmak!
“İşte cesaret budur”
Kalın sağlıcakla.