Kulislerde rekabet kokusu var
11 Mart 2016, Cuma 09:22
Malatya'yı ve Malatyalıları yönetenlerin veya yönettiğini zannedenlerin bir görünen bir de görünmeyen gündemi var. Bununla birlikte yönetilen veya yönetilemeyen vatandaşların da bir gündemi mevcut. “Yöneten ve yönetemeyenler” ile “Yönetilen ve yönetilemeyenler” gündemiyle ilgili olarak elimize geçen bazı doneleri bir araya getirince, büyük parçaya daha sağlıklı şekilde ulaşabiliyoruz. Aslında toplumun gözü önünde gerçekleşen ancak parça parça olduğu için neyin nesi olduğu belli olmayan veya anlaşılmayan olaylar silsilesinden bahsediyorum. Gizli gündemin ana konularından biri Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki rektörlük seçimidir. Bu yıl öyle bir seçim dönemi yaşanıyor ki, geçtiğimiz senelerde yaşananları bir kez daha düşünme ihtiyacı hissediyoruz. Bu yazının da bu nedenle kaleme alındığını özellikle belirtmek isterim…
SAFINI BELİRLEMESİ GEREKMEZ Mİ?..
Geçtiğimiz Ocak ayında kendilerini akademisyen diye tanımlayan bir güruhun PKK terör örgütünün propaganda metni gibi yayınladıkları bildiriyle rektörlük seçiminin ne kadar önemli olduğunu da görmüş olduk. Nitekim o ihanet bildirisi, devlet, millet ve vatan sevgisinden yoksun insanlar tarafından yayınlanmıştır. (İhanet kelimesini özellikle kullanıyorum. Çünkü akademisyen denilen güruhun bu bildirisini soruşturan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Büro'su, olayı derinleştirince altından PKK terör örgütü çıktı. Elde edilen bilgilere göre, ihanet bildirisinden yaklaşık 15 gün önce KCK denilen kolu aracılığıyla “Özyönetim” denilen saçmalığa sahip çıkılmasını istemiş.Savcılığın tespitlerine göre bu yazı PKK/KCK terör örgütünü meşrulaştırmaya yönelik yazıldı. Türkiye Cumhuriyeti Devletini uluslararası arenada zora sokmak amaçlandı.)
Üniversitelerimizi dolayısıyla gençlerimizi emanet edeceğimiz insanların böyle bir saçmalık karşısında nasıl bir tavır aldıklarına da bakmamız lazım. Hatırladığım kadarıyla bu ihanet bildirisiyle ilgili olarak Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Cemil Çelik'in herhangi bir açıklaması olmadı. Bu durumda bu ihanet bildirisinin taraftarı veya karşıtı olup olmadığıyla ilgili herhangi bir bilgimiz de yok. Gerçi Cemil beyin “Paralel Yapı” denilen oluşumla ilgili tarafı da belli değildi, ama neyse…
BİR KİŞİNİN İSMİ ÖN PLANA ÇIKARILMAK İSTENİYOR
Biz yine seçime dönecek olursak, ortalıkta dolanan bazı iddialara göre rektörlük seçimiyle ilgili olarak bazı isimler ön plana çıkarılmaya çalışılıyormuş. Özellikle bir kişinin ismi ön plana çıkarılmak isteniyor. Önceki seçimle ilgili yaşanan gelişmeleri düşününce, yeni iddiaların ortaya çıkma vakti geldi de geçiyor.
GEÇEN SEÇİMİ BİR HATIRLAYALIM
Geçen seçimde yaşananları unutmak kolay değil. İşte birkaç örnek:
1- “İkinci kez aday olmayacağım” diyen rektör Cemil Çelik'in yeniden adaylığı.
2- 2012'deki seçimde Cemil Çelik'in sekreterliği aracılığıyla kendisine oy vermeyeceğini düşündüğü bazı öğretim üyelerini çağırarak, kritik sorularla oy vermeye zorladığı iddiaları.
3- Rektör adayı olan bir profesörün seçim sonrası mobbing (Bir kişi veya bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması)'e maruz bırakıldığını iddia etmesi.
4- Rektör Çelik'in dışındaki adayları desteklediği düşünülen öğretim üyelerine seçim sonrası baskı yapıldığı iddiası.
5- Cemil Çelik'ten başka bir adaya oy verdiği düşünülen bazı kişilerin üniversiteden uzaklaştırıldığı iddiası.
6- Rektörün kendisine yakın isimleri kilit noktalara yerleştirdiği iddiası.
REKTÖRÜN İKİNCİ DÖNEMİNDEN AKILDA KALAN BAZI İDDİALAR
Rektör Cemil Çelik, ikinci defa seçildikten sonra işi büyük ölçüde yardımcılarına bırakmış ve yerinde sayan bir üniversite yönetimi görüntüsü vermiştir. Bunun en önemli kanıtlarından biri de daha önce Malatya Time'da yayınladığımız yazımızdaki TÜBİTAK verileriydi. Bununla birlikte Rektör Çelik'le ilgili şu iddialar çokça dillendirilen ve cevaplanması gereklerdir:
1- Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, ikinci döneminde Uzaktan Eğitim Merkezi'ne alınan “Öğretim yönetim sistemi yazılımı”nın Uzaktan Eğitim Merkezi Müdürü'nün şirketinden aldırması.
2- Sözleşmeli eleman (4B) alımında, “Rektörlüğün adamı” sıfatı taşıyanların belge eksikliği gerekçesiyle devre dışı bırakıldıkları.
3- Türkiye'nin en büyüğü olduğu iddia edilen “Güneş enerjisi tarlaları”nın eski teknolojiyle donatıldığı.
4-Rektörün, üniversitenin kurumsallaşması adına herhangi bir adım atmadığı.
5- Aynı kadroda çalışan memurlar arasında, “Rektörlük tarafından kayırılan memurlar” için görevde yükselme sınavlarının açılması. (Diğer memurların başvuru yapmalarının engellendiği iddiası.)
6- Görev süresinin bitmesine az bir süre kala, bu üniversitede rektörlük yapacak kapasitede hiç öğretim üyesi yokmuş gibi dışarıdan rektör adayının gelmesine ön ayak olması.
Daha önce de belirttiğimiz gibi bunlar birer iddia ve bu iddiaların cevabını verecek kişi de Rektör Cemil Çelik'tir.
ALGI OPERASYONU YAPILIYOR
Geçen seçimde yaşananları bir kenara bırakarak bugünkü gelişmeler hakkında bazı bilgiler vermek isterim. Şu anda “Rektörün adayı” diye lanse edilen bir ismin varlığından bahsediliyor: Prof. Dr. Cafer Özkul. Kendisinin adaylığı için çalışmaların en az iki yıl önce, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'ı ziyaretiyle başladığı ifade ediliyor. Türkiye ve Fransa arasında eğitim işbirliği görüşmesi şeklinde geçtiği izlenimi veren bu görüşmenin arka planında Prof. Özkul'un YÖK'ün dikkatini çekmesinin sağlanmaya çalışıldığı duyumlarımız arasında.
KADROLAŞMA YAPILDI MI?
Prof. Özkul'un rektörlük koltuğu için İnönü Üniversitesi'nde en güçlü aday olduğu yönünde bir algı operasyonu yürütüldüğünü de duyuyoruz. Nitekim bu operasyon iddiasındakilerin ilave olarak verdikleri başka bir bilgi daha var. O da, “Geçmiş 8 yıllık dönemde üniversitede rektör tarafından büyük bir kadrolaşmaya gidildiği. Bu sebeple de “Desteklediği kişi kim olursa olsun, kesin seçilecektir” ifadeleri kullanılıyor. Ancak yapıldığı iddia edilen bu algı operasyonunun ters tepme ihtimali çok yüksek. Bu algı operasyonu yapılıyor olsa bile, rektörlük koltuğu sadece seçime endeksli değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçileni veya seçilemeyeni tercih etmek gibi bir ayrıcalığı var. Ülkemizin son dönemdeki en önemli tehditlerinden biri olan ve büyük bir ciddiyetle üstüne gidilen “Paralel Yapı”yla ilgili gelişmelere kayıtsızmış gibi bir görüntü sergileyen Cemil Çelik'in bu davranışının siyasetçiler üzerindeki etkisini düşünmek gerekiyor.
“1-0” DEĞİL “0-2”…
İşin özü, Cemil Çelik, Cafer Özkul'un referansıymış. Hal böyle olunca Özkul'un rakipleriyle mücadelesine 1-0 önde başladığı iddia ediliyor. Öyle bir durumda iddia sahiplerinin gözünden kaçan bir konuyu da biz söyleyelim. İhanet bildirisine imza atanlara ve “Paralel Yapı”ya karşı duruşunu belli etmeyen bir rektörün peşinden kim gider ki? Ayrıca bütün bunlara ilave olarak Rektör'ün desteğini aldığı iddia edilen şahsın sosyal-demokrat bir yapıya sahip olması ve milliyetçi-ulusalcı-sol düşünceye sahip insanları bir aday etrafında birleştirme hesabının tutmama ihtimali son derece yüksek.
ANASOL-M'Yİ HATIRLATTI…
Rektörle birlikte hareket ettiği iddia edilen bazı öğretim üyelerinin geçmişte ülkücü, sosyal demokrat, cemaatçi ve hatta Milli Türk Talebe Birliği üyesi oldukları biliniyor. Böyle bir grubun varlığı bize olağanüstü dönemin Türkiyesi'nde ki ANASOL-M hükümetini hatırlattı. O koalisyonun ne kadar sağlıksız bir şey olduğunu hemen hepimiz hatırlarız. Yönetici olacak kişinin en önemli özelliklerinden birincisi, gerektiğinde siyasi görüşünü bir kenara bırakabilecek kapasiteye sahip olmasıdır. İkincisi ise bölücü olmamaktır. Aslında “Bölücü” kelimesini “Paralelci”, “Faşist” ve “Terörist sempatizanı” olarak da açabiliriz. Yönetici olacak kişide bu özelliklerden birinin olması, üniversiteyi bir eğitim yuvası olmaktan çıkarıp, terör yuvası haline dönüştürecektir. Rabbim bizi ve üniversitemizi böylesi bir oluşumdan korusun.
Bütün bu yazdıklarımın ışığında, profesör Cafer Özkul'un çıkıp “Benim bu gibi şeyler işim olmaz. Ben kimsenin adamı değilim. Amacım ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençleri, vatan ve millet sevgisiyle yetiştirmektir” demesi gerekir. En azından kimsenin adamı olmadığını topluma anlatmalıdır.
MAYA TUTMADI…
Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Karaciğer Nakil Hastanesi, devlet imkânlarıyla üniversitemize kazandırılan bir birimdir. Her ne kadar bu açılış rektörlük yarışı için bir yatırım diye algılansa da “Maya tutmadı” demek yeridir.
Bu seçimde rektör Cemil Çelik'in rektörlük makamına ait imkanlarını destekleyeceği aday için seferber edip etmeyeceğinin merak konusu olduğunu belirterek, adaylık iddiası olan diğer isimlere bakıyoruz.
KULİSLERE GÖRE DİĞER ADAYLAR
Kulislerde, adaylık konusunda birkaç kişinin daha ismi geçiyor. İşte isimler: Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut ve Prof. Dr. İlhan İçen.Bu isimlerle ilgili bir iki önemli noktayı hatırlatalım.
PROF. DR. AHMET KIZILAY, DİĞERLERİNDEN DAHA TECRÜBELİ
Önceki rektörlük seçiminde de aday olan Prof. Dr. Ahmet Kızılay'ın Mart ayının sonunda adaylığını açıklayacağı yönündeki bilgiler kulağımıza sıkça gelmeye başladı. Önceki adaylığı sebebiyle, rakiplerine nazaran daha tecrübeli olan Prof. Dr. Kızılay, diğer bütün adayların en güçlü rakip olarak gördüğü tek isim. Geçtiğimiz aylarda Türkiye'nin sözde aydınları tarafından kaleme alındığı iddia edilen “PKK terör örgütü bildirisi”ne tepki mahiyetindeki açıklamalarıyla Prof. Dr. Kızılay medyada bir hayli geniş yer buldu.
Prof. Dr. Kızılay'ın geçen seçimlerde stratejisi, kimseyle polemiğe girmemek üzerineydi. Doğrudan kendi plan ve projelerini sunma şeklindeki seçim çalışmaları, rektörlük seçimleri için bir milat olarak yorumlanmıştı. Prof. Dr. Kızılay'ın bu tavrını daha da geliştirerek yine seviyeli bir seçim çalışması yapması bekleniyor. Kulağımıza gelen haberler Prof. Dr. Kızılay'ın boş durmadığı üniversite çapında istişareler gerçekleştirdiği yönünde. Bu istişareler sonucunda olgunlaştıracağı stratejiyle güçlü bir seçim çalışması yapması bekleniyor.
KARABULUT'UN DURUMU BİRAZDA ÇALIK'A BAĞLI…
Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut tarafından sonucu merakla beklenen hamle, hem terör olaylarının artması hem de hava muhalefeti sebebiyle sönük geçmişti. Buradaki beklentinin aksine gelişme olmasının da etkisiyle Prof. Karabulut, üniversite için kolları sıvamış gibi görünüyor. Şahsen, Karabulut'un seçilme ihtimalini eski Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık'ın tutumuna bağlıyorum. Bildiğiniz gibi Karabulut ve Çalık öz be öz kardeşler. Şayet seçilirse, Öznur Çalık'ın hükümetteki etkisinin artarak devam ettiğini söyleyebiliriz.
PROF. DR. İLHAN İÇEN, ADAYLIĞI?
Prof. Dr. İlhan İçen'le ilgili olarak söyleyebileceğimiz şey ise birkaç gün öncesine kadar sadece duyumlardan ibaretti. Birkaç gün önce sosyal medya aracılığıyla aday olduğunu açıklayan profesör İçen, Ahmet Kızılay'dan önce “Sözde akademisyenler”e tepki göstermişti.
Geçtiğimiz günlerde Rektör adaylığını açıklayan Prof. Dr. İlhan İçen, kendisinin seçilmesi için 6 maddelik de bir liste yayınladı. 36 yıldır İnönü Üniversitesi'nde çalıştığını belirten İçen, üniversiteyi çok iyi tanıdığına dikkat çekti.
2012 yılından bu yana YÖK Etik Kurulu üyesi olduğunu belirten İçen, listede, 2014 yılından bu yana TÜBİTAK Yürütme Kurulu Üyesi olduğuna değindi. Öte yandan İçen, yurtdışındaki üniversitelerle ilişkilerinin çok iyi olduğuna işaret ederek, 1991- 1996 yılları arasında İngiltere'de doktora yaptığını hatırlattı. Yine İçen'in hazırladığı listede, “Üniversite yönetimi tanıyorum; 2008-2012 yılları arasında rektör yardımcılığı yaptım” ifadelerine yer verildi.
Prof. İçen'in hazırladığı rektör adaylığını ilan eden listedeki en dikkat çekici madde ise son sırada yer aldı. Yönetimin belli bir süreyle verilen emanet olduğunu kaydetmesiydi
Prof. Dr. İçen'in en önemli dezavantajı, Ahmet Kızılay ile “Aynı camiadan ikinci aday” görüntüsü vermesidir. Aynı kesimin oylarına talip oldukları için birbirlerine sıkıntı verecek gibi görünüyorlar.
KOALİSYON OLABİLİR Mİ?
Mevcut adaylara bakarak âcizane tespitim, Cafer Özkul ve destekçileri bir tarafta, İlhan İçen ile Ahmet Kızılay bir tarafta şeklindedir. Aysun Bay Karabulut'u unutmadım elbette. Karabulut da her iki tarafa aynı mesafededir. Durum böyle olunca İçen ve Kızılay koalisyonuna Karabulut desteği şart gibi geliyor bana...
MEYDAN SİZİN…
Sonuç olarak, Malatya'nın gizli gündemiyle ilgili birkaç iddiayı yazmak gerektiğini belirtmiştim. Bu yazdıklarımız iddialardan ortaya çıkan bazı soru işaretlerinin cümleye dökülmüş halidir. Bilinmezliği gidermek, gerekli açıklamaları yapmak da ilimizin en önemli kurumunu yöneten ve yönetmeye namzet insanlara düşer. Buyurun saygıdeğer büyüklerimiz, söz de, meydan da sizin. Konuyla ilgili yapacağınız açıklamayı yayınlayacağımızın sözünü veriyoruz. Açıklama veya açıklamak için talep gelirse, hangi taraf olursa olsun mikrofonlarımızı açtık, bekliyoruz.