Kültür manipülasyonu!
18 Temmuz 2021, Pazar 11:20“Yabancıların kelimeleriyle konuşmaktan sakının! Çünkü dilde benzeşme, fikirde benzeşmeye sonuç verir”. Hz. Ömer
Küresel emperyalizmin en büyük silahı, kültür manipülasyonudur. Vahşi Batı, şartlara göre kültür anlayışının içini boşaltır, farklı bir içerikle yeniden doldurur. Kültür manipülasyonunda en önemli etken ise dili kullanmaktan geçer. Sömürgecilerin ele geçirdikleri topraklarda ilk yaptığı iş kendi dilini öğretmek, hatta zorunlu hale getirmek olmuştur. İlk olarak dil ele geçirilir, sonra kültür, sonra da ekonomiyle birlikte millet düşünemez hale getirilir. Nihayetinde dili, kültürü ve dini sömüreninkiyle aynı olan bir toplum ortaya çıkar.
TOPLA TÜFEKLE YAPAMADIKLARINI İNGİLİZCE'YLE YAPTILAR
Osmanlı'nın son dönemleri ile Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren bugüne kadar bir batı hayranlığıdır (!) gidiyor. Senelerdir bu toplumun çocuklarına “Dünyanın ortak dili İngilizcedir. Dolayısıyla İngilizceyi öğrenmek gerekir” şeklinde bir dayatma yapılmıştır. Topla tüfekle yapamadıklarını kültürümüzü ele geçirerek yapmışlardır. Ecdadın dilini bıraktırmışlar, vahyin dilini kötü göstermişler, Batı'nın İngilizce’sini “olmazsa olmaz” diye önümüze koymuşlardır.
ARAPÇA'YLA İLGİLİ ALGI OPERASYONU YAPILIYOR
Yavuz Sultan Selim han, hilafeti, Kahire'den İstanbul'a taşıyıp getirirken vahyin dili olan Arapça'yı, Osmanlı'da ikinci resmi dil olarak kullanmak istemiş ancak bunda muvaffak olamamıştı. O gün bu başarılmış olsaydı, insanlar Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamış olacaklardı. Örf, adet ve inanç açısından hiçbir farkımızın bulunmadığı, coğrafyamızın dili olan inancımızın dilinden bahsediyoruz.
Şu anda dünyanın 22 ülkesinde ve 450 milyon nüfus arasında kullanılan Arapça'yla ilgili ülkemizde bir algı operasyonu yürütülmeye çalışılıyor. Arapça'yı öğrenmek isteyenlerin “Arap milliyetçiliğinin etkisinde oldukları, ülkemizi geri götürmeye çalıştıkları” gibi saçma bahaneler üretiliyor.
İslam yurdundaysak, öncelikle dinimizi öğreneceğiz. Dinimizi öğrenmenin yolu da vahyin dilini öğrenmekten, hadisin yani sünnetin dilini öğrenmekten geçer. Dünyada Arapça'nın yayılması lazım geliyor. İngilizce için layık olmadığı halde uluslararası dil deniliyor. Dünyanın ortak dili olmaya en layık dil olan Arapça'nın öğrenilmesinin önemiyle ilgili dört temel sebebi sıralamak isterim.
ARAPÇA GİBİ BİR HAZİNE VARKEN…
Birincisi Arapça, en geniş kelime haznesine sahip bir dildir. İngilizce, 40 veya 50 bin kelime ihtiva ederken, 500 bin gibi büyük bir hazineyi barındıran Arapça'nın öğrenilmemesi büyük bir eksikliktir. Diğer diller noksandır.
İkincisi, Kur'an-ı Kerim Arapça'dır. Dinimizi daha iyi öğrenip yaşayabilmek için bu dilin yaygınlaşması gerekir. Peygamber Efendimiz’in (sav) dili Arapçadır. Güzel ve mukaddes bir dil olan Arapça, barındırdığı kelime hazinesiyle duyguları münasip bir şekilde ifade edebilmenin en güzel aracıdır.
Üçüncüsü ise, Peygamber Efendimiz (sav) Arap'tır. Arapça'yı konuşmuştur. Peygamber Efendimiz (sav), bize örnektir. Dolayısıyla Arapça konuşmak sünnettir. Kur'an-ı Kerim, bizim rehberimiz, lügatimiz olmalıdır.
Dördüncüsü de cennet ehlinin dili Arapça’dır.
Selam ve dua ile…
Fiemanillah…
DİRİLİŞ POSTASI GAZETESİ