Kur’an Hadimi olmak yerine evladı olmakla yetinmek!..
26 Haziran 2015, Cuma 07:41Malum olduğu üzere 7 Haziran seçimlerinden çıkan tablo ya koalisyonu ya da erken seçimi gösteriyor. Üçüncü bir şık var mı? Derseniz elbette var ama bu da koalisyonun bir başka şekli olan mevcut partilerden birinin kuracağı hükümete bir başka parti veya partilerin dışarıdan destek vermesiyle kurulacak hükümettir. Kısaca azınlık hükümeti. Ancak bugünkü görüntüye bakınca azınlık hükümeti şıkkının tamamen dışarıda bırakıldığını gösteriyor.
EVLATLIK BİR YERE KADAR…
Bizim bu günkü konumuz hükümetin ne şekilde kurulacağı değil, bundan önceki 13 yıllık Ak Parti Hükümetlerinin yaptığı bir yanlışı dillendirmek olacak.Malum olduğu üzere sayın Recep Tayyip Erdoğan, 13 yıllık iktidarı boyunca “Kur'an Hadimi” (Kur'an-ı Kerim'e hizmet eden) ecdadımızdan örnekler vermiştir. Kur'an Hadimi ecdadımızla övünmüş ve bu övünüşüyle de haklı bir yere oturmuştur. Ancak Kur'an Hadimi ecdatla övünmek de bir yere kadar, asıl olan bundan sonra Kur'an Hadimi'nin evladı olmak yerine Kur'an Hadimi bir zat olarak anılmaktır.
ZULMÜN KIRILMASI ADINA BÜYÜK HİZMETLERİ OLDU
Kur'an-ı Kerim, insanlar için bir yaşam rehberidir. Yüce Rabbimizin en güzel ahlakı bildirdiği Kur'an-ı okumak, emir ve yasaklarını titizlikle uygulamak her Müslümanın görevidir. "Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap`tır." Ayet-i Kerimesi'nin ışığında hareket etme vakti gelmiştir.Cumhurun reisi olan sayın Recep Tayyip Erdoğan, milletimize yıllardır uygulanan baskıların kırılması noktasında büyük hizmetlerde bulunmuştur. Bu baskı ve zulüm karşısında mazlumun yanında bulunmuş, Kur'an Hadimi ecdadımızın açtığı yolda ilerleme adına büyük yol almıştır. Sayın Erdoğan'ın bundan sonraki hizmeti Kur'an Hadimi olmanın yollarını bulmaktır.
Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar ülkemiz hep gizli bir el tarafından yönetilmiş, din adına söz söyleyenler baskı altında bırakılmıştır. Bu gizli el kimi zaman “Laiklik” kisvesi altında hüküm sürmüş kimi zaman da “Dindarlık” adıyla insanları olmadık işlerde kullanmıştır.
GİZLİ ZINDIKA KOMİTESİ
Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar gizli zındıka komitesi idare etmiştir. Bu gizli zındıka komitesi kimi zaman bir papazın elini kullanmış, kimi zaman sosyal demokrat bir başka zatı kullanmış, kimi zaman da bir imamı kullanarak bugünlere gelmiştir. Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, eserlerinde onlarca yerde bu gizli zındıka komitesinden bahsetmiş, talebelerini ve Müslümanları o gizli komiteye karşı uyanık ve tedbirli olma konusunda uyarmıştır. İşte bir örnek: Dikkat ediniz, küfrü mutlakı müdâfaa eden gizli komite içinize parmak sokmasın. (Şualar, 13. Şua)
Hazretin bu ikazından, bu sinsî komitenin her tarafa el atabileceğini anlayabiliyoruz. Gizli ifsad komitesinin içtimaî, hukukî, ekonomik, siyasî ve asayiş sahalarındaki muhtelif ifsadatı halen devam etmektedir.
SEÇİM SONUÇLARI HERŞEYİ NET OLARAK GÖSTERİYOR
Hatırlayacağınız gibi 7 Haziran seçimleri öncesi birçok sahada manüplasyonlar gördük. “Yolsuzluk operasyonları”, “Gezi Parkı Eylemleri” veya “Kobani'ye destek gösterileri” gibi operasyonlarla birşeyler manüple edilmek istenmişti. Bunların büyük bir çoğunluğunda da başarılı olunduğu seçim sonuçlarından gayet net bir şekilde anlaşılıyor.
KUR'AN HADİMİ'NİN ÇAĞRISI
Bugünkü yazımı medyaya intikal eden, hoşuma giden ve "Kur'an Hadimi" adıyla yayınlanan, Say'ın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a da tavsiyeler ihtiva eden bir mektupla sonlandırmak istiyorum. İşte bugünkü yazımı
"Yaklaşık 200 yıldır, “Gizli Ecnebi Örgüt” Âlemi İslamı hususan Türkiye'yi bölmek üzere çalışmaktadır.Türkiye'de
İnşallah, Allahu Teâlâ Devlet büyüklerini muvaffak eder, Başkanlık ve eyalet sistemini getirirler. Başkanlık sistemi geldikten sonra evvela ümmet putperestlikten ve yabancı devletlerin etkisinden kurtarılmalıdır. Bunu yaparken bazı kanunlar muvakkat kalmak suretiyle bilahare maarif, adli, idari ve güvenlik hizmetleri Kur'an'a dayandırılmalıdır. Bu hizmetlerin eğitimi Kur'an ışığında okullarda verilmelidir. Tarikatlar Osmanlıdaki gibi Şeyhülislamlık kurumuna bağlanmamalıdır. Bu hususta kuranın ışığı kâfidir. İlk üç yüz senedeki gibi devam etmelidir.
Devlet sınırlarında yaşayan başka milletlere mensupların hakkına gelince; Devlet büyükleri hiçbir örgüt ve cemaat başını kendilerine muhatap kabul etmemelidir. Kur
Türkiye'de 7 Haziran seçimlerinden sonra iktidar partisi birinci çıkmasına rağmen, mevcut sistem gereği hiç bir parti tek başına iktidara gelememiştir. Gizli ecnebi örgüt ve Türkiye içindeki hamileri, Millet istemediği halde, üçlü koalisyonu zorlamakta bu mümkün olmayınca da en çok oyu alan partinin bazı tavizler karşılığında diğer partilerle koalisyon kurmasını istemektedirler. Hatta bu da olmazsa Bazı partilerden bir grup milletvekillerini partilerinden istifa ettirerek yeni parti kurmaları veya mevcut bir partide grup kurmaları sağlanarak bazı taviz ve istekler mukabili en çok oyu alan partiye ile hükümet kurulmasını planlamaktadırlar.
Gizli ecnebi örgüt ve Türkiye'deki hamileri her iki planda da bazı taviz ve isteklerle kurulacak hükümetlerle, Türkiye'de başlatılan fütuhatın önüne geçmeyi ve ülkeyi bölmeyi planlamaktadırlar. Bu gizli plana alet olmamak üzere en sağlıklı yol Yeniden Seçimdir. Aksi halde kurulacak koalisyon hükümetleri, ülkenin bölünmesi yolunda gizli ecnebi örgütün işini kolaylaştıracak ve Allah muhafaza bazı siyasi büyüklerin hayatlarına mal olacaktır.
Devletin başkanı, yüzlerce ayeti Kur'aniyenin işareti ile bu asrın fütuhatının başına geçmekle meth olunmuştur.Tıpkı Abbasi, Eyyubi ve Osmanlı devletleri peygamberin mehdine mazhar oldukları gibi bu asırda da bu methe layık görülen devlet başkanı çok dikkat etmelidir. Yüzlerce ayetin işareti ile Kuranın mehdine mazhar olmak en büyük şereftir, başkalarının mehdine ihtiyaç yoktur. Devlet Başkanı Kur'anın medhini yeterli görüp, evvela âlemi İslamiyeti sonrada âlemi insaniyi kurtarmalıdır. Abbasiyi ve Emevi'yi ve Osmanlıyı ihya etmek ve onları çok medh etmek fayda getirmez. Mezar taşını canlandırmaktansa canlı olan kitap ve sünneti ihya ederek, sahabe mesleği canlandırmalıdır. Ben Kur'an hadiminin oğluyum demektense, ben Kur'an hadimiyim demeli ve Kur'an hadimliği dava edilmelidir.
Devlet Başkanı başta Resulü Ekrem olmak üzere bütün peygamberlerin mümessili olarak kitap ve sünneti ihya etmekle mükelleftir. Irkçılığın her türlüsüne şiddetle karşı durmalıdır. Gizli ecnebi örgütün Âlemi İslamı parçalamadaki en büyük silahı ırkçılıktır. Devletin adında Türk geçmesini silah gibi kullanarak, ülkede yaşayan diğer ırklara mensup olanların ırkçılık duygularını harekete geçirmektedir. Bu fitnenin önüne geçilmesi için ırk yerine Kitap ve Sünnet esas alınmalı ve nazara verilmelidir. Devlet Başkanı yüzlerce ayetin işareti ile doğrudan Kuran hadimliğini dava etmezse; Türkiye'de, dolayısıyla Âlemi İslam'da meydana gelecek çalkantı ve dağılmalardan mes'uldur.Neticede Kur'an hâkim olacaktır. O zaman Kur'an'ın methine gelecek kişiler mazhar olacaktır.
Arife işaret kâfidir.”