Malatya erkekler hamam kültürü
11 Ağustos 2021, Çarşamba 18:24Çağayken analarımızla, ergenlikte babalarımızla, gençlikte arkadaşlarımızla gittiğimiz, patates öfelemeleri yiyip üstüne buz gibi gazozlar içtiğimiz saatlerce vakit geçirdiğimiz hamamlarımız.
Gazan gapılarında ter attığımız, tamamen organik, hamam otlarıyla temizlendiğimiz, mis gibi zeytinyağlı sabunlarla yunduğumuz (yıkandığımız) dayak yer gibi keselendiğimiz, sonrasında kıpkırmızı olmuş bir halde çıktığımız, hamamlarımız...
..
Kadınlar gibi erkekler de genellikle hamama tek gitmez, gurup halinde hamama gidilirdi. Çiğ köfte yapmayı bilen, çiğ köfte yoğururken diğerleri salata yapar, kimi buz gibi sodalı ayranı hazırlardı. Lahmacunlar, patates öfelemeleri, meyveler ve daha neler neler, sanki pikniğe gitmiş gibi yenirdi.
1960-1970 yıllarında kullanılan bir çoğu anılarımızda olan, eski hamamlarımızı bir hatırlayalım isterseniz;
Mazıcı iş Hanının, Edison'un olduğu yerde, Saltoğlu Nuri Beyin çalıştırdığı, Saltoğlu hamamı vardı. 1960 lı yılların ikinci yarısında kapanan Saltoğlu hamamı sadece erkeklere hizmet vermekteydi.
Küpçüler sokağının başında erkeklere hizmet veren Hacı Hüseyin Hamamını, önceleri Nuri Akdeniz çalıştırdı. Daha sonra Malatya Belediye başkanı olacak Nuri Nebioğlu ve oğulları, Ünal, Güral, ve elim bir uçak kazasında ölen oğlu Bedir Nebioğlu ile birlikte çalıştırdı. Daha sonra kapandı.
Tahtalı Minare Hamamını Adil Tekin adlı bir hemşehrimiz çalıştırmaktaydı. Tahtalı Minare semtindeki bu hamamın da ömrü çok uzun olmadı maalesef.
Yeni Cami, yanındaki 1873 tarihinde yapılan, tarihi Belediye Hamamını Mehmet Kureyşin çalıştırmaktaydı. Kadın ve erkeklere hizmet veren bu hamam daha sonraki yıllarda Hadi Çekirdek ve oğlu Cengiz Çekirdek tarafından çalıştırılacaktı.
Postane yanında hizmet veren, Dayıoğlu Dursun'un çalıştırdığı Yıldız Hamamı. Hem kadın hem erkeklere hizmet veren bu hamam hizmetine hala devam etmektedir.
Gavur Hamamı eski kilise civarında hem kadın hem erkeklere hizmet veren Samanlıoğlu Şükrü Bey'in çalıştırdığı bugün yerinde yeller esen bir hamamımızdı.
Mahmut Kavukçuoğlu'nun çalıştırdığı Kavukçuoğlu Şifa Hamamı, Hayati Pazarbaşı'nın çalıştırdığı Saray Hamamı ve Metin Pazarbaşı'nın çalıştırdığı Saray Sauna, daha sonraki yıllarda açılan ve halen çalışmaya devam eden hamamlardır.
Erkeklerin hamam sefalarını şöyle bir hatırlayalım;
Erkekler hamama girdiğinde öncelikle kıymetli eşyalarını kasaya teslim eder ve sedire benzer yüksekçe bir yere oturur peştemalcıyı beklerdi. Peştemalcı peştamalı getirdikten sonra elbiselerini çıkarır, iç çamaşırını çıkarmadan önce peştamalı bağlar, sonra çamaşırını çıkarırdı. Elbiselerini duvardaki askılara asıp, ayağına takunya veya şimdilerde terlik giyerek sıcaklığa doğru ilerlerdi. Soyunma bölümünden sonra serinlik kısmı gelirdi. İçerde sıcaktan bunalanların taş sedirlere oturarak serinlediği bu bölümde bir iki hela, bir iki temizlik odası vardı. Temizlik ihtiyacı olanlar “hamam otu” veya jilet ile temizliklerini yapıp temizlenirlerdi.
Sıcaklık bölümüne biri içeri diğeri dışarı açılan iki kapı ile girilirdi. İki kapı oluşu, sıcaklık bölümünde ısı kaybı olmaması içindi. Hamam içine girenler önce göbek taşına oturur veya yatar, burada sohbet eder ve terlemeyi beklerlerdi. Yıkanma işinde yardımcıya ihtiyaç duyanlar natırı çağırırdı. Natır onların keselenmeye müsait duruma geldiğini kontrol ettikten sonra keseye başlardı. Sonra sıcak su dökerek bol bol sabunlardı. Soyunma bölümünden havlu getirerek banyo işi biten ve en son gusül abdestini alarak temiz havlu bekleyen müşterisini çıkarırdı. Natır ihtiyacı olmayan müşteri kendi kendine yıkanır, keselenirdi. Keselenmede arkadaşlar birbirine yardım ederdi. Erkeklerden başında bir arıza olan varsa evinden kil getirdiği de olurdu. Getirdiği kili hamam tasında ıslatır, iyice çamur olan kili saçına sürerek yarım saat kadar bekler, sonra bol su ile yıkardı. Sonra sabun ile birkaç kere sabunlanırdı.
Erkek müşteriler kadınların yaptığı gibi hamam taslarını, sabunlarını, havlu ve peştemallarını evden getirmezdi. Hamam işini bitiren erkek müşteri sıcaklıktan çıkar ve soyunma bölümünde bir hamam görevlisinin kuru peştamal tutmasıyla ıslak peştamalı yere bırakır, kuru peştamalı alarak beline dolardı. Hamam görevlisi müşterinin omzuna ve dizlerine boy havlusu atar, başına baş havlusu bağlar, “Saatler olsun!” (sıhhatler olsun) veya “Şif’olsun!” (şifa olsun) dedikten sonra ıslak peştamalı alarak giderdi. Müşteri teri kuruyuncaya, kendi kendine bir serinlik gelip rahatlayıncaya kadar dinlenir, bir şeyler yer içerdi...
Saatler süren eğlenceden sonra, karınlar doymuş, pir-ü pak yunulmuş (yıkanılmış), keselenmiş tertemiz ve ipek gibi yumuşamış halde evin yolu tutulurdu.
Hamamda kendinden sonra gelen tanıdığın hamam parasını ödemek de güzel adetlerimizden biriydi...
Hamam ücreti ödenirken kapıda dizilen tellak, havlucu ve diğer hizmetlilere de bahşiş verilip gönülleri hoş edilirdi.
Eskiden evlenecek gençler düğünden bir gün önce sağdıç ve arkadaşları tarafından mutlaka “damat hamamı” na götürülürdü. Bu adette yenilerde maalesef kayboldu...
Bir hamam diyaloğuyla noktayı koyalım;
Hamamı kapatma vakti gelmiştir artık;
Hamamcı içeriye bağırır,
-" İçerde "yunan" var mı?...
İçerden bir ses
-"Yok Dayı ben Kündübegliyim"
Şifalar olsun Malatya'mın güzel insanlarına...