Malatya; Hüzün, keder ve ümitsizlik şehri oldu…

-Malatya’nın şu andaki durumunu özetleyebilecek 3 kelime nedir?

-Neden Malatya’daki işler yolunda değil?” 

-Malatya’da “şahsi ahlak” var mı?

-Malatya’daki “ticari ahlakta” gelinen noktayı ele aldım!

-Malatya’mızın yerel idarecilerinde, yersiz ve altı boş bir liderlik (!) ruh hali neyi işaret ediyor?

-Malatya’nın toparlanması için neden “tecrübeli” belediye başkanlarının fikirlerine müracaat edilmez?

-Malatyamız, neden “siyaseten en verimsiz dönem”ini yaşıyor?

-Lobi faaliyetlerimizi “neden” artıramıyoruz?

-“Doğruyu bulmak” için ne yapılmalı?

-“Haftanın karikatüründe” ne var?

***

Malatya’nın şu andaki durumunu özetleyebilecek 3 kelime!

Hüzün, keder ve ümitsizlik…

Ümitsizlik konusuna itiraz edecekler vardır elbette! 

Kahramanmaraş merkezli depremlerde “büyük bir yıkım yaşadı Malatya…”

Yüzyılın afetinin üzerinden tam tamına “altı ay geçti…” 

Şu anda yaz aylarını yaşıyoruz ve “çetin kış mevsimine, 40 gün gibi kısa bir zaman kaldı…” 

Malatyamızı yönetenlerde gerekli “remix”, “reaksiyon” ve “realite”ye uygun “ruh hali”ni göremediğimi, açıkça ifade etmek isterim. 

“Ağır aksak ilerleyen” yıkımlarla birlikte; Boş ve büyük bir arsaya dönüşen “kadim çarşımız”da, “ümidimizi zinde tutacak”, “umudumuzu zirveye çıkaracak” bir şeylerin yapıldığına “şahitlik etmek istiyorum...” 

Bir şeyler yapılıyor olsa, yukarıdaki hüzün ve keder kelimelerinin yersiz olduğu zannı ortaya çıkıyor. 

Pragmatik olarak konuya baktığımızda, ağzımızdan çıkan ve dilimize pek de oturmayan kelime “Maalesef” oluyor.

“Neden Malatya’daki işler yolunda değil?” Sorusunun cevabını verirken, “swot” ve “analitik” olarak konuyu ele alırsak; “terminolojik  bazı handikap”lar çıkıyor karşımıza. 

Şahsî Ahlâk: Depremin avantajını(!) dibine kadar yaşayanlar var maalesef. Depremzede olduğunu söyleyip; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol şehirlerde, “bilabedel hayatını idame ettiren”ler; Malatya’da bulunan az hasarlı ve hasarsız evlerini “astronomik rakam”larla kiraya veriyorlar.

Maalesef kere maalesef!..

Ticarî ahlâk: Peygamberimiz Efendimiz (a.s.m), doğru ve dürüst tüccarın, kıyamet günü şehitlerle birlikte haşredileceğini haber vermiştir. “Bu ticari tembih”, Malatya’da unutulduğu için, ticari ahlak ve hassasiyet de kaybolmuş durumda. Yaptığım araştırmalar neticesinde, aynı cins malın fiyat mukayesesini yaptım. “En pahalı şehrin Malatya olduğunu…” çok rahat bir şekilde söyleyebilirim. Halbuki esnaf, devletin verdiği konteyner ve çadırda, minimize edilmiş bir maliyetle malını satıyor. “İyi de arkadaş; bu kadar pahalı satmanın alameti ne ola ki?” diye soruyorum kendi kendime. Halbuki, “algı” ve “manipülasyon”la bir ürünü rayiç bedelinin üzerinde satan kişi, başka bir ihtiyacını farklı bir esnaftan ederinin üzerinden alır. Ülkemizin tamamında yaşanan bir enflasyon varken, Malatya’nın “lokal” ve “hiper enflasyon”unun sebebi de budur. 

Konsensüs: Malatya’mızın yerel idarecilerinde, yersiz ve altı boş bir liderlik (!) ruh hali var. Onun için bir konu hakkında, fikir birliği oluşturulamıyor. Hemen herkes, kendini ibn-i Sina, Farabi ya da Cezeri zannediyor. Çobandaki misyon ve vizyona dahi sahip olamayan bazı çapsızlar, maalesef bir köşenin başını tutmuş durumda. Çünkü yerel idarecilerimizdeki “megaloman ruh hali” ve “bireysel fevri çıkışlar”; şehrin iyileşmesine ve toparlanmasına “rötar yaptıracak” en büyük etkendir. 

Vizyon: Ocağının başında bulgur çorbasını kaynatan çobana “Şu anda padişah ne yapıyor?” şeklinde bir soru sormuşlar. Çoban bu sual karşısında biraz düşündükten sonra, “Herhalde o da etli bulgur çorbası kaynatıyor…” şeklinde cevap vermiş. “İyi de padişahla, etli bulgur çorbasının ne alakası var ki?” diyenlere; ben de “Çobanın düşüneceği padişah ne ola ki?” Şeklinde karşılık veririm. Evet şehrimizi idare edenler, bazı konularda yetersiz kalabilirler. Ama bu işi iyi bilen gurbetteki hemşehrilerimizden destek almayı, neden akıl etmezler. Mesela; İstanbul Küçükçekmece’de belediye başkanlığı yaparak, bir çok hizmeti “prototip” kabul edilen ve “rol-model” olan Aziz Yeniay’dan destek alınabilir. Keza; İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski belediye başkanı merhum Kadir Topbaş’ın başdanışmanlığını yapan, Malatya Eğitim Vakfı başkanı Tülün Ersöz de dikkate alınabilir. Hakeza, Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu’nun fikrine de müracaat edilebilir. Alanında uzman kişiler olan Ahmet Turan Koçer ve Hüseyin Oflaz ile istişare etmek, şehrimizin yeniden ayağa kalkmasına katkı sağlamaz mı?.. Maalesef idarecilerimiz, bu hususta gerekli gayreti göstermiyor. Oluşacak sinerjiye “tenezzül” anlamı yükleyerek, vatandaş nazarında “tenzili rütbe”ye maruz kalıyorlar…

Siyasî erk: Deprem ile birlikte bin bir bela ve musibetleri iliğimize kadar yaşadığımız şu dönemde Malatyamız, “siyaseten en verimsiz dönem”ini yaşıyor. Yüksek oy oranıyla iktidar partisine destek verdiği halde, ne bakanı, ne bakan yardımcısı, ne de genel başkan yardımcısı çıkaramadı Malatya… Muhalif kanatta ise, sadece partisinin genel başkanına şirin görünmek için gürleyen(!) bir vekilimiz vardı. O da MYK’ya alınmadı. AK Partili milletvekillerinden özellikle ikisinin; “siyasi tecrübesi az” ve “yaşları da küçük”. Esasen daha yeni yeni meclisin yolunu aşındırmaya başladılar. Eldeki malzeme bu olunca, çıkacak sonucu kestirmekte pek zor olmuyor…

Lobi:Yukarıda da belirttiğim gibi, “çaresizliğimizin bariz bir şekilde tezahür ettiği” bu deprem döneminde, “statü konusundaki fakirliğimiz”in en büyük sebebi, Malatyalı iş adamlarımızın siyasete “bigane kalması” ve “sinerji oluşturamaması”dır. Bu konuda her ne kadar MİAD başarılı olsa da, “nisbî kalıyor”. Çünkü; MİAD’ın ulaşamadığı veya algoritması MİAD’ı algılayamayan, birçok iş adamımız var. İş adamlarımızı “koordine ve entegre ederek”, lobi faaliyetlerimizi bir an önce daha da artırmalıyız…

Son söz olarak, konuyu toparlayacak ve çözüm noktasına dikkat çekecek olursak; Yukarıda saydığım maddeleri daha da çoğaltabiliriz. Konunun “rehabilite” edilmesi için; “basın”, “akademi”, “siyaset” ve “iş dünyası” gibi bir çok alanı bir araya getirecek bir “platform” oluşturulmalı. Doğruyu bulmak için, analiz yapmalı ve konuyu iyi tetkik etmeliyiz.

Kalın sağlıcakla…