Malatyalı, destek bekliyor!..

“Asrın Felaketi” olarak nitelendirilen depremlerin akabinde, memleketimiz tek yürek olup elinden gelenin en iyisini yapma yarışına girdi. Yapılan gıda yardımları, giysi yardımları, ısınma ve barınmayla ilgili yardımlar eksiksiz bir şekilde bölgeye aktarılıyor. 

Günlerdir internetten, televizyon kanallarından ve gazetelerden rakamları duyuyor, görüyor ve okuyoruz. “Falanca yerde şu kadar bina yıkıldı”, “Filanca yerde şu kadar insan enkaz altından çıkarıldı” ya da “Deprem bölgesine şu kadar yardımda bulunuldu” gibi sözler görüyoruz. Depremin “rakamlardan” ibaret olmadığının farkına artık varmamız gerekiyor.

Çok az kişinin aklına gelen bir mesele var. O da bölge insanının “ruhen destek” alması gerektiğidir. Geçtiğimiz günlerde PsychoChef Çocuk ve Genç Psikiyatri Merkezi kurucusu Uzman Doktor Ömer Uçur’un bir yazısını yayınlamıştık. “Çocuklarımızın ruh sağlığı çok etkilendi!..” başlıklı yazıda, depremzedelerin içinde bulunduğu ruh haliyle ilgili sıkıntıların olduğu anlatıyordu Ömer Uçur… 

Söz konusu yazıda özellikle şu paragraf dikkat çekiyordu: “Bilimsel olarak, beklediğimiz durumun adı akut stres tepkisidir. Akut stres tepkisi; yaşanan deprem anının tekrar yaşanıyor gibi hissedilmesi, negatif ruh hali ve geçmeyen üzüntü hali, depremle ilgili hatırlatıcılardan kaçınma, garip, tuhaf ve anlam verilemeyen hisler, uyku ve iştahta bozulmalar gibi belirtilerden oluşmaktadır. Belirli bir süre bu belirtiler devam eder ve akut stres tepkisi zaman uzadıkça travma sonrası stres bozukluğu (TSSB; en: PTSD) denilen oldukça ağır bir ruhsal hastalık oluşumuna öncülük eder. Özellikle travmanın hemen akabinde (ilk 1 hafta - 1 ay) müdahale edilmediğinde TSSB’ye dönüşümü sıktır.” 

Sayın Uçur’un da belirttiği gibi deprem bölgesindeki insanların ruhsal anlamda yardıma ihtiyacı var. Bölgedeki dostlarımızla, arkadaşlarımızla konuştuğumuzda bize şöyle bir örnek veriyorlar: “Maddi yardımlar çok şükür elimize ulaşıyor. İnsanların karnını doyurmanın yanısıra, ruhunu da doyurmak gerekiyor. Çocuklar, kadınlar, hatta bazı erkekler de ruhen olarak bitmiş durumda. İnsanın karşısına geçip bir şeyler anlatıyorsun. Sana boş gözlerle bakıyorlar. Herhangi bir tepki göstermiyor. Basit bir şey söylüyorsun. Onda bile cevap vermeyip, boş boş size bakıyor. Millet ruhen çökmüş durumda.”

İşte bu çöküntü halini veya buhran halini düzeltmenin yollarına bakılmalı. Bu insanlara manevi destek verilmeli. Bu işin kapısı Diyanet İşleri Başkanlığı ise oraya, Milli Eğitim ise oraya ya da Sosyal Hizmetler ise oraya bir destek vermeli. Bu insanların ruh sağlınının yeniden yerine getirilmesi için ne gerekiyorsa, devletimizin yetkilileri daha iyi bilir. 

Lütfen yardım edin bu insanlara!..