Malatya'nın hafızasını koruyun!..
21 Şubat 2023, Salı 07:38Yazacaklarım tarihe not düşmek içindir…
Medeniyetin beşiğindeyiz. Devletler ve İmparatorluklar kurmuşuz. Tarihe altın harflerle adımızı yazdırmışız. Nice felaketleri, savaşları, yıkımları atlatmışız. Bugün Allah’ın inayetiyle bunu da atlatacağız. Gün gelecek, hikayesini de başkaları anlatacaktır.
Yaramız taze, acımız çok büyük, ama devlette duygusallık yoktur. Devlet ricali sorumluluk makamındalar, günü kurtarmaya çalışamazlar! Geçmişle geleceği beraber değerlendirerek plan proje yapmak zorundalar. Sıradan vatandaşlar, mağdurların ilk ihtiyaçlarını karşılar, acil yaralarını pansuman ederler. Ama devlet aklı, dünü, bugünü ve yarını değerlendirir, büyük düşünür ve yüz yıllık planlar yapar.
Malatya’yı Altay kışlasına taşıyalım gibi çok gereksiz, bir o kadar da lüzumsuz laflar duyuyoruz. Bunu hangi akılla ve kimler söylüyor bilmiyorum, ama Ankara’dan gelen bir Bakan, Ankara’dan bakan bir mühendis ve burada yıllardır yanlış uygulamalarla şehri bu hale getirenler bugün buna karar veremezler. Bu şehrin şehremini, seçilmiş başkanı vardır. Akil ve söz sahipleri etrafında toplanır, karar verirler. Ankara’dan gelen yetkililer de bunu onaylarlar. Biz bu başkanı sadece yol, asfalt, kaldırım, elektrik, su ve ulaşım için değil, böyle bir gün için de seçtik. Bugün de onunla hareket edeceğiz. Eksik söylediğinde tamamlayacağız, yanlış yaptığında düzelteceğiz. Akıl ve söz birliği yaparak şehrimizi yeniden inşa edeceğiz.
Enkazın altında kalan Malatya yaklaşık iki asır önce burada kurulmuş. Tarihte eşi benzeri yaşanmamış bir felaketle sarsılmış ve yıkılmışız. İki asırlık şehri başka bir merkeze taşımak elbette doğru değildir. Allah şehrimizi yeniden kurmak için bize akıl ve irade, yıkıldığı yerde tekrar inşa etmeye de güç kuvvet vermiştir.
Bir şehri ana merkezinden etmek, şehrin hafızasını yok etmektir. Bu da şehre, tarihine, kültürüne, kimliğine ve hatırasına ihanettir. Bugün Malatya’yı merkezinden başlayarak inşa etmemiz gerekir. Bu büyük yıkım, elbette ki yıllardır yapılan hataların sonucuydu. Bugün o hataları yapmadan şehrimizi asli kimliğiyle en hızlı şekilde ayağa kaldırmamız gerekir.
Yine bugün kimseyi suçlamanın zamanı değildir. Böyle bir zamanımız da yoktur. Olan olmuş, ihmalde payı olanlara devlet bir gün hesap sorar. İnsanların hayatları boyunca kazandıklarını, emeklerini alıp kendilerine verdiğiniz evler mezarları olmuşsa kafanızı iki avucunuzun arasına alıp iyi düşünmeniz gerekir. Bu ihmalde bir çok kişi ve kurum pay sahibidir. İmar planları ve zemin etüdü yapanlar, ruhsatlandıranlar, yapı denetim, yetkili kurumlar sorumludurlar. Bu işin sorumlusu sadece birkaç tane müteahhit değildir. Bu süreçte birinin gazını almak için belki masum olanları da göz altına almak, hapse atmak adalet değildir.
Bu depremden 15 milyon insan etkilenmiş. On binlerce bina yıkılmış, dünyanın en sağlam yapıları olan tren rayları bükülüp yer değişmiş, biz kalkıp müteahhitleri içeriye atıyoruz! Tahkikatını başlat, adli kontrol ver, yurt dışı çıkış yasağı koy, sürecin sonunda ihmali olanların hepsini cezalandır. Çalmayan ve yanlış yapmayan bir müteahhit, yıkılan binalardan sorumlu değildir. Dağları parçalayan, yolları enkaza çeviren, kayaları ikiye bölen, düz arazilerde vadiler açan bir depremde yıkılan binalardan sadece müteahhitler sorumlu olamazlar!
Diğer taraftan da devlet aklı farklıdır, düşünemediğimizi düşünür, hissedemediğimizi ve duyamadığımızı bilir. Bazen suçsuzu can güvenliği sebebiyle tutuklayarak aslında ona hayat bağışlar. Umarım bu tutuklamalarda bunun içindir!...
Tarım ve ziraat arazilerini imara açıp yüz kat değerlendirdiğimiz gün, beş katın yapılacağı yere 15 kat imar verdiğimiz gün, aslında deprem olmuştu ama o gün kimse altında kalmamıştı!. Bugün yine aynı kafayla aynı yanlışlara düşmememiz gerekir. Zamanında 40 bin dolara alınan tarlayı imara açıp kat karşılığında arsa sahibine 80 daire verdiğimiz gün kendi sonumuzu hazırlamıştık!. 40 bin dolar bir anda 200 milyon lira olunca felaket de kaçınılmaz oldu!.
Yüz yıllarca şehirleşmeye yetecek olan Beydağını bırakıp ovayı, sulak zemini imara açmasaydık, bugün bu kayıpları yaşamayacaktık!.
Neden bu şehri zemini sağlam ve yüksek yerlere yapmadık!?.
Neden yapay bir hayat sunarak insanların gökyüzüyle temasını kesip, güneşin doğuşunu ve batışını seyrettirmedik!?.
Neden modern yapılarla insanları doğal hayattan kopardık!?
Bir köyü bir apartmana neden topladık!?.
Sonunda birbirine yaklaştıkça evlerimiz, uzaklaştı kalplerimiz, birbirimizi tanımaz olduk!.
Ama artık neden demenin zamanı geçti. Bu saatten sonra keşkeler fayda vermiyor. Yapılacak doğru işler ve projeler için doğru akla ihtiyacımız var. Sosyal konutlar da olmalı, ama şehrin tarihi dokusu, geçmişi, silueti korunmalıdır.
Her şehrin bir kalbi vardır. Malatya’nın kalbi bugün enkazın altında kalmıştır. Ama iyi bir baypas ile yeniden hayata döndürülmelidir. Akpınar, Aslantepe, Kuyumcular çarşısı, Soykan meydanı, Kasap ve eski buğday pazarı, Bakırcılar çarşısı, Emeksiz, Fuzuli, Cezmi Kartay, Sivas, Kışla, İstasyon caddeleri, Mücelli, Sıtmapınarı ve diğer yerler yeniden imar edilmeli, şehrin dokusu asla bozulmamalıdır. Kültür Bakanlığı nasıl ki Hatay’da yıkılan tarihi eserleri restore edeceğiz demişse, aynı şekilde Malatya şehir merkezi de dokusuna uygun yeniden inşa edilmelidir.
Unutmamalıyız ki şehrin merkezi, hafızası ve kara kutusu, tarihi ve kültürü, geçmişiyle de bağıdır. Yeni bir merkez daha kurulsun ama Malatya şehir merkezi aslına uygun yeniden inşa edilsin. Bu tarihi şehri enkazın altında bırakmak, tarihe ve gelecek nesillere ihanettir. Büyüyen neslimizi kayıp şehrin çocukları yapmamalıyız. Ölülerimizin dahi üzerimizde hakkı vardır.
Merkez imar edilinceye kadar yıkılan yerlere prefabrik dükkanlar ve iş yerleri açarak esnafa hayat suyu verebiliriz. Şehrin girişinden çıkışına kadar sosyal konuta izin vermeden, çevre yolunun etrafında dubleks ve tripleks villa inşaatları başlatarak şehrin imajını ve kimliğini koruyabiliriz.
Ey yetkililer!
Malatya geleceğini geçmişiyle mezceden, şanlı tarihiyle birleştiren Destan şehirdir. Şehrin hafızasını koruyun, insanları yeniden burada yaşamaya çağırın ve gidin onları getirin. Geciktiğimiz her gün aleyhimizedir.
Fi Emanillah…
Ebuzer AYDIN
“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Abdurrahman yıldız
22-02-2023 22:48Kalemine sağlık keşke burada insnalara bas bas bağırarak anlatabilsen bu yazdıklarını mide bulandırıcı karalar duymak bile urkuturken bizleri bu yazi bi nebze umut oldu