Mastöb Kongresi'nin ardından
10 Temmuz 2015, Cuma 05:3328 Haziran 2015 de Mastöb'ün Kongresi yapıldı. 23 Ekim 2010 tarihinde yapılan 4. Genel Kuruldaki Hukuksuzlukların baş mimarı Celal Karahan Divan Başkanlığı Koltuğuna oturtuldu. Divan Başkan yardımcılığına 4. Genel Kurul sonrası oluşan yönetimde Hukuktan Sorumlu Genel Başkan yardımcı ve aynı zaman Derneğin Avukatlığını da üstlenen Av. Fehmi İlhan, Ekim 2012 den itibaren Derneğin disiplin Kurulu Başkanlığını yapmış Av. M. Nami Korkmaz ile 2 katip üyeden oluşturulmuştu.
Kongre'nin ne amaçla yapıldığına ilişkin ne divan nede yönetim kurulu tarafından bir cevap verilmedi. Yönetim kurulu tarafından hazırlanan geçmiş döneme ait faaliyet raporu ile denetim kurulunun denetim raporu okundu. Evlere şenlik olan her iki raporun okunması taş çatlasın 2 dakika, bu raporun Mastöb'ün web sitesinde yayınlanması gerekir.
MASTÖB'ün faaliyet(!) raporu hakkında söz alan Erkan Ulukaya, Mastöb'ün 2003 den 2006 yıla kadar ki çalışmalara Babaeski Dernek Başkanı olarak katılarak, kurucular arasında yer aldığını. Okunan raporun faaliyet değil yeme-içme raporu olduğunu, 2011 yılında Genel Kurul yapılmış ve beni Disiplin Kuruluna adımı yazmışlar. 11 kişilik Disiplin Kurulu içlerinde bende olarak toplanmış ve Oy Birliği ile Bilgin Akbal'ı Mastöb'teki üyeliğine son vermişim. Benim haberim yok. Noter'den Mastöb'e sorumlular hakkında işlem yapılması için İhtarname çektim, Yönetim Kurulu, Disiplin ve Denetim Kurulu Başkanlarına telefonla aradım, cevap veremediler.
Ekim 2010 sonraki dönemde MASTÖB'de Emlaktan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Nurettin Uğur söz aldı. “Ben yalancı değilim. Bana yalancı diyemezsiniz. (Elindeki beş - altı dosyayı salondakiler gösterek) Malatya'ya 21 Milyon liralık yatırım yaptığını” söylerken, Salonda yarım saati bulan kargaşalık çıktı.
Faaliyet raporu hakkında söz aldım. 6-7 ay kadar önce Hemşerilerimiz katıldığı 40 kişilik yemekte katılımcılar kendini tanıtıyor ve büyük çoğunluğu da Birlik Beraberlik konusuna vurgu yapıyorlardı. Sıra bana geldiğinde, kendimi tanıttıktan sonra; Bir gün Napolyon'un huzuruna İngiliz Büyükelçisi çıktığını “Sayın Ekselansları, Siz Fransızlar hep paraya önem veriyorsunuz. Bu yüzden de hep Para… Para… Para… diyorsunuz. Biz İngilizler ise Şana Şöhrete ve İtibara önem veriyoruz” der. Bunun üzerine Napolyon sakin bir biçimde İngiliz Büyükelçisinin gözlerinin içine bakarak “Haklısınız Sayın Büyükelçi… Her millet kendinde olmayan değerlere önem verir.” cevabını anlattıktan sonra yerime oturdum ve yanımda oturan Abdullah Işık Abiye dönerek “Abi biz Malatyalılar neye önem veriyoruz” diye sordum. O düşünürken dedim ki “Birlik ve Beraberliğe Önem veriyoruz”. Abdullah Abi tepkili bir şekilde “Hadi canım sende Bizde Birlik Beraberlik yok.” dedi. Bende kendisini onaylayarak “Evet abi bende olmadığını söylüyorum. Olmadığı içinde her toplantıda Birlik ve Beraberliğe vurgu yapıyoruz”.
Şeklinde geçen konuşmaları genel kurula katılanlara anlatırken, bir yandan da Genel Kurulun usulsüz yapıldığına ilişkin 2 sayfalık dilekçemle eklerini de Divan Heyetine verdim.
Sivil Toplum Örgütlerinde Birlik Beraberliğin olması için üyeler arasında Güven, Dürüstlük, Tutarlılık, Açıklık, Saydamlık, Hizmet Anlayışı, Yardımseverlik ve Adil olmak gibi etik değerlerin tesis edilmesi gerekir.
Mastöb'te Genel Kurul, Yönetim, Yüksek İstişare, Denetim, Disiplin ve Sicil Kurulu olmak üzere 6 tane Kurul var. Bunların hiçbiri kanun ve tüzüğümüze göre görevlerini yapmamaktadır. 4 tanesi Genel kurulca seçilmektedir. Bu kurullar faaliyet raporlarını genel kurula sunmaları gerekir.
9 Haziran 2015 tarihinde Sicil Kurulu Başkanı Ali Karadoğan'ı arayıp “Hazırun listelerinde adım yok. Listeleri siz mi yaptınız” diye sordum. Yönetimi kast ederek “Hayır onlar yapmışlar” dedi.
Mastöb'te usulsüz genel kurullar yapılıyor. 2 tanesi direkt şahsımıza yönelik olduğu için dava açtım. Yapılan usulsüzlükleri dikkate alan Mahkemeler Mastöb'ün Genel Kurulların iptal etti. Mastöb Avukatları “Kararlar hoşlarına gitmeyince, karar veren Mahkemelerin defterleri incelemeden karar verdiğini gerekçe göstererek kaybettikleri davaları temyiz ettiler. Yargıtay ara kararları ile Derneğe ait defterleri, bütün genel kurul tutanaklarını Mastöb'ün Avukatlarından ve bu yönetimden istedi. Defterleri teslim etmediler. Avukatları Şubat 2015 de Yönetim Kurulu kararı ile Yargıtaydaki temyiz başvurularından vazgeçtiklerini ilişkin dilekçesini Mart 2015 verdiler.
Burada Mastöb Yönetiminin Avukatı aynı zamanda disiplin kurulu üyesi burada yok? Bugün yapılan genel kurul iptaline karar verilen 23 Ekim 2010 tarihli 4. Genel Kurul yerine yapılan Genel Kurul mu? Yoksa olağan 8. Genel kurul mu? Bu davalar ile ilgili faaliyet raporunda tek bir kelime yok. Denetim kurulu raporunda Yargıtay'ın talebine ilişkin hiçbir şey yok. Dedim ve genel kurulu selamlayarak yerine oturdum.
Divan heyeti, faaliyet raporu hakkında benim, Erkan Ulukaya ve Önceki dönemlerde Emlaktan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı (Adil Gevrek'in Başkanlık Divanındaki Yol arkadaşı) Nurettin Uğur'un 21 Milyonluk yatırımlarına ilişkin ortaya konulmuş görüşlere ilişkin cevap vermesi için Yönetimi çağırmasına rağmen Ne Başkan Adil Gevrek nede Yönetim kurulunda ve nede Denetim Kurulundan hiç kimse cevap vermek için kürsüye çıkmadı. Adil Gevrek faaliyet raporu hakkında yapılan konuşmalara cevap vermeyeceklerini Divana bildirdi.
Bende “CEVAP VERMEMEK NE DEMEK?” diye sordum. Yanımda bulunan Şahin Metin “Adam cevap vermek istemiyor. Cevap vermemekte hakkı” dedi.
Benim sorum “Cevap vermenin ne demek olduğu” idi. Çünkü susmanın - cevap vermemenin 2 farklı yönü var.
· Söylenenler doğru, söyleyecek sözüm yok.
· Konuşanları ve Söylenenleri Kaale Almıyorum'un “Post Modern” versiyonu.
Divan sıradaki seçim maddesine geçti. 2 aday vardı. Adaylara salona hitap etmesi için söz hakkı verdi.
Birinci Aday Adil Gevrek konuşmasında; Başta sayın vekilimden ve herkesten özür diliyorum. Maalesef yaşanmaması gereken olaylar yaşandı bugün. Tabii ki hatalar vardır. Tabii ki eleştiriler olacaktır. Ama maalesef hakarete varacak sözler söylendi burada. “MASTÖB ne yaptı ne etti?” dediler. Biz birliği ve beraberliği sağladık. Ahmet Karaaslan, Celal Karahan, Bekir Alyüz, Hikmet Tanrıverdi başkanlarıma ve yönetim kurullarına teşekkür ediyor MASTÖB'e yaptıkları hizmetler için. Ben yaklaşık 5 senedir MASTÖB'deyim. Bekir başkanımın ve Celal başkanımın zamanında da görev yaptım. Unkapanı'nda üç-beş sandalyeli bir yerde toplantılarımızı yapıyorduk. Şimdi ise 1 buçuk trilyonluk bir mülkümüz var. Bu yeri aldığımızda MASTÖB'e büyük bir yatırım yapmış olduk. Şu anda Meclis'te 21 tane milletvekilimiz var. MİAD, MEV ve MADEF gibi kuruluşlarımızın başkanlarıyla el birliğiyle 21 milletvekilini Meclis'e gönderdik. Tekrar etmek istiyorum. MASTÖB'ün hataları olmuştur. Bundan önce de olmuştur bundan sonra da olacaktır. Ancak biz hataları en aza indirmek için çalışıyoruz. Eleştiriler elbette olacak. Bu eleştiriler yapıcı eleştiriler olmalıdır. Yıkıcı eleştiriler olmamalıdır. Bölücü, parçalayıcı eleştiriler olmamalıdır. Gördüğünüz gibi bugünkü eleştiriler yıkmak içindi. Sanki rövanş almak için yarışılıyordu. Rövanşı almak için yarışılmaz, hizmet yapmak için yarışılır. Birliğimiz ve beraberliğimizi sağlamak için çalışmalıyız. Eğer doğru işler yapılıyorsa, bunu herkes görmeli. 3-5 kişinin eleştirisiyle MASTÖB yıkılmayacaktır. Ayrım yapmadan, Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, sünnisiyle hem Malatya'yı hem de Türkiye'yi geliştirmek ve büyütmek için çalışacağız. Sivil toplum örgütü olarak siyasilerimize desteğimizi veriyoruz. Karşılığında da Malatya'ya ve ülkemize hizmet etmelerini bekliyoruz.” Dedi.
İkinci Aday Hasan Özbey'in konuşmasında Maalesef 6 ayda bir kongre yapıyoruz. Küçük adımlarla yol alıyoruz. Malatyamız parçalanıyor. Kavga olmadan, gruplaşma olmadan yürümemiz lazım. 600 tane üyemiz var. Ama 60 tanesi burada. Hayallerle yürümeye çalışıyoruz. Bu hayaller bizi bir yere götürmeyecektir. Bizim birliğimizi bozdular. Bugün bir Malatyalı olarak geldim buraya. 60 tane dernek başkanı burada ben seçimin iptal edilmesini istiyorum. Dedi.
Adil Gevrek'in faaliyet raporuna cevap vermeyip. Aday olarak yapmış olduğu konuşma da AKILLARA ZİYAN bir konuşmadır.
Genel Kurul çalışmalarını ve Adil Gevrek'in konuşmasını değerlendirmeden önce Adil Gevrek'in 5 yıldır beraber hizmet yaptığı arkadaşlarının basına yansıyan konuşmalarını da hatırlamakta fayda vardır.
Mastöb'ün 4. Olağan Genel Kurulun iptalle sonuçlanmasına ve birlik beraberliğimizin bozulmasının başmimarı, Adil Gevrek'in yukardaki konuşmasında teşekkür ettiği Başkanı ve son Genel Kurulun Divan Başkanı olan Celal Karahan'ın Mastöb Başkanı olarak 19 Mayıs 2011 Malatya Time' verdiği “Seçmene ve Seçilene Saygı Yok” başlıklı demecinde: Malatya'da 6 tane cami, 4 tane lisenin ve 1 tane ilkokulun restorasyonu benim arkadaş ve akrabalarım tarafından yapıldı. Bütün bunların ıslak ve kuru zemin restorasyonları, boya, perde ve kapı-pencereleri bizim dönemimizde yapıldı. Hepsi MASTÖB'ün projeleriydi. Yine benim dönemimde 24 derslikli bir lise tamamen bizim dönemimizde yapıldı. Ayrıca yönetim kurulundaki arkadaşlarım tarafından Malatya Emniyet Müdürlüğü'nde kullanılmak üzere 2 tane araç tahsis edildi. Bütün belediye binaları, askeriye ve okulların kullanması için 30 tane soğutucuyu hediye ettik. Bütün bu anlattıklarım bizim dönemimizde yapıldı. Ancak maalesef bunlarla ilgili tek bir satır yazı yazılmadı. Hizmetlerimiz hiçbir şekilde kamuoyuna anlatılmadı. Bütün toplantılarımıza, açılışlarımıza gelmelerine rağmen Celal Karahan'ın hiçbir hizmetini duyurmadılar? Kim tarafından yaptırıldığı bilinen MİAD'ın Sevgi Evleri, 20 senedir konuşuluyor. Bizim hizmetlerimiz Malatya basınında bir satır bile yer bulamıyor.
Yine 25 Mart 2011 Mastöb adına Hukuktan sorumlu Genel Başkan Yardımcı Av. Fehmi İlhan (Açılan davada Mastöb'ün Avukatlığını üstlenmişti), Genel Sekreter Ali Karadoğan, Genel Başkan yardımcıları İbrahim Bozkurt, Nurettin uğur, Celalettin Özyavuz basın toplantısı düzenleyerek yapmış oldukları açıklamada:
Malatya Sivil Toplum Örgütleri Birliği'nin siyasiler üzerinde bir baskı unsuru olduğunu söyleyen Av.Fehmi İlhan, “Bizim bununla ilgili olarak bazı girişimlerimiz oldu. MASTÖB olarak aldığımız karar gereği Malatyalı adaylarımız hangi siyasi partide olursa olsun tüm Malatyalıları o arkadaşlarımıza destek vermeleri için teşvik ederken, gerekli girişimlerimiz yapacağız. Mesela CHP'den 3. bölgeden milletvekili aday adayı İbrahim Yener arkadaşımız ve Ak Parti'den genel başkanımız aday adayı oldular. Bunlara ilave olarak 2. bölgeden Mehmet Polat, Malatya'dan Ahmet Durmuş ve Kemal Oğuz, arkadaşlarımız aday adayı olmuşlardır. Bizim bunlara desteklerimiz tabii ki olacaktır.”
MASTÖB'ün olağan genel kurulundan sonra bazı ayrışmalar ve davaların olduğunu hatırlatan Fehmi İlhan, “MASTÖB 23 Ekim 2010 daki olağan genel kurulunda demokratik bir yarış yaşanmıştır. Orada bir grup kazanmış diğer bir grup kaybetmiştir. Benim görüşüm kaybeden yoktur, Malatyalılar kazanmıştır. Ama bazı arkadaşlarımız farklı düşüncelerle hareket etmişlerdir. Çok dar ve farklı bir çerçeveden bakmışlardır. Sivil toplum kuruluşlarında siyaset, ticaret veya dini inanışların ön plana çıkmaması gerekir. Malatyalı olmak bizim için bir bütünleşme vesilesidir. Bazı arkadaşlarımız buradan ayrılmıştır. Umarım yeniden bir araya geliriz. Malatyalı kimliğimizin ön plana çıkması gerekir. MASTÖB Malatya'nın birlik ve bütünlüğünü temsil ediyor. Bu yapıya karşı çıkan yanlış yapar, bunun zararını maalesef Malatya ve Malatyalı görür. Arkadaşların görüşlerini değiştirmelerini ve tekrar bir arada çalışmalarını istiyorum.”
Genel kuruldan sonraki süreci değerlendiren Yönetim Kurulu Üyesi Nurettin Uğur ise “Genel kurulumuzdaki seçimi kazandık. Bu seçimden sonra gördüğümüz bazı olumsuz şahsi hareketler var. Sanki bir kan davasıymış gibi elimizdeki defterlerimizi alarak bizi mahkemeye verdiler. Yani Malatyalı, Malatyalı'yı mahkemeye verdi. Bu çok üzücü bir olaydır. Bunu kesinlikle kabul edemiyoruz. Ben aynı zamanda Aydın Malatyalılar Derneğinin kurucularından ve muhasibiyim. Orada da böyle bir olay oldu. Daha sonra herkes bir araya gelerek kenetlendi. Maalesef bugüne kadar Malatya'nın yüzde 3'ü beyazlar, yüzde 97'si de zenciler olmak üzere ayrılmıştır. Siyaseti, ticareti ve dernekçiliği bu yüzde 3'lük kesim yapar, biz zenciler hiçbir şeyden anlamayız ve hiçbir işi bilmeyiz. Bizim kapımız, Malatyalı'nın en küçüğünden en büyüğüne kadar herkese açık. Biz öncelikle Malatyalıyız. Malatyalı'ya ne veririz. Hangi faydalı işi Malatya'ya getirebiliriz diye çalışıyoruz. Hangi parti olursa olsun hepsinin kapısını aşındırarak Malatya'ya faydalı işler yapmaya çalışacağız. MASTÖB'ü böldürmeyeceğiz. Bunlarında hevesini kursağında bırakacağız. Bunlar İngiliz casusu Lawrence gibi bölmeye çalışıyorlar ama başarılı olamayacaklar. Bu isimlerle her platformda tartışmaya hazırım. Bu televizyon olur, radyo olur, gazete veya bir toplantı ortamı olur hepsinde de bu isimlerle yüzleşmeye hazırım. Bugüne kadar yaptığım veya yaptırdığım hiçbir hizmeti söylemedim. Ama artık yeri geldi. Ben Aydın'da yaşıyorum. Malatya'ya 6 tane okul, 6 tane de cami yaptırdım. Yedincinin temelini atıyorum, sekizinciyi de bir şirkete yaptırıyorum. Bunlar gibi Malatya'nın adını kullanarak, Malatyalının sırtından geçinerek bir yerlere gelmedim. Bizler bu yüzde 3'lük kesimi akl-ı selime davet ediyorum. Önümüzdeki milletvekili seçiminde adaylarımızı konuşmamız gerekirken, bu ayak oyunlarını konuşmak ve bunlarla uğraşmak zorunda bırakılıyoruz. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu arada CHP'ye İstanbul 2. bölgeden aday adayı olarak Av. Fehmi İlhan arkadaşımızın adını verdik. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun danışmanı Muhammed Çakmak, MASTÖB'den bir aday istedi. Biz de CHP'ye çok hizmet vermiş bir ağabeyimiz Fehmi İlhan'ın adını verdik. Genel Başkanımız ve İbrahim Yener arkadaşımızı da 3. bölgeden sonuna kadar destekleme kararı aldık. Bu seçimin milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”
Ve son olarak Adil Gevrek'in Malatya Time Gazetesinden Murat Çetin'e yapmış olduğu (15 Haziran 2015 tarihli 57 sayısında)“Hatalardan Ders Çıkarmak Gerek” alt başlığındaki ifadeleri “Maalesef önceki yönetimlerden bazılarında bazı siyasi partilerin arka bahçesi olmak gibi bir hataya düşülmüştür. Hatta bazı siyasi veya dini görüşlerin ağırlık kazandığı yönetimler de gördük. Bunları burada söylemenin sebebi sorumlu olan kişileri eleştirmek için değildir. Bu hataların varlığını herkes kabul ediyor. Bu hatalardan dersler çıkardığımızı belirtmek için bu sözleri sarf ediyorum. Bizler özeleştiri kültürünü iyi bilen insanlarız. Mutlaka şahsımın da eksiklikleri hataları olmuştur. Özeleştirimizi yapacağız ki ileri de yaptığımız hatalar varsa bu hataları tekrar ettirmeyelim. Biz Malatyalılar olarak birlik ve beraberliğimizin tesisi konusunda hayli eksik kaldık. Birimizin “Ak” dediğine diğerimiz “Kara” dedi. Birimizin “İyi” dediğine diğerimiz “Kötü” dedi. İçimizden biri siyasi amaçları için dernek veya vakıflarımızı basamak yapmaya kalkınca, küsüp köşeye çekilme yolunu seçtik. Mücadele etmeyi bırakıp, ne oluyorsa görmemeye, duymamaya çalıştık. Hal böyle olunca ortak paydamız olan Malatya gereken hizmeti alamadı. Malatya gereken ilgi ve alakayı göremedi. Maalesef ikinci plana attık. Birlik ve beraberliğin sağlanması için şahsi menfaatler bir kenara bırakılarak, Malatya'nın menfaatleri için çalışılmalıdır. Bir şeyler yapılacaksa Malatyamız ve ülkemiz için yapılmalıdır. Nefsani bir şekilde hareket edilirse, belki şahsi başarı gelir ama toplumsal başarı hiçbir zaman gelmez. Tabii şahsi başarı da bir yere kadardır.”
Uğur Karaca'nın “Ebedi Mutluluk için 8 Emir, Hayatımıza Yön Veren 40 Kavram” kitabında AKIL kavramı; İyiyi kötüden ayırt etme yeteneğidir. Akıllı tabiri aklını iyi kullanan, akılsız tabiri ise aklını kötü kullanan veya hiç kullanmayanlar içindir. Buna göre akıllıca veya akılsızca işler ortaya çıkar. Akıl bir amaç uğruna seferber olur, bu amaç iyi bir amaç ise akıllıca, kötü bir amaç için ise akılsızca yol tercihi yapılmış olur.
İnsan iyiyi kötüden ayırt edecek yaşa, yani ergenliğe ulaşınca kendine bir yol seçer. Aktif veya pasif, çalışkan veya tembel, sosyal veya içine kapanık, paylaşan veya cimri, sorumlu veya sorumsuz, ilgili veya ilgisiz, hassas veya duyarsız, vicdanlı veya vicdansız gibi birçok konuda kişilikler oluşmaya başlar. Aklı kullanmak veya akıllıca davranış bu aşamada kendini gösterir. Aklını pozitif yönde kullanmaya başlayan biri, tüm hayatını pozitif bir yörüngeye çevirmiş demektir. Aklı pozitif yönde kullanıp, akıllıca yaşamak en güzeli olandır.
Yukarıda yer alan hususlar dikkate alındığında;
Celal Karahan'ın cevaplaması gereken hususlar.
1- 23 Ekim 2010 daki Genel Kurulda hazırun listelerini ben yaptım. Her şey doğru dedin. Doğru söylemediğinden dolayı Genel Kurul iptal oldu. Şimdi cevapla bakalım; yapmış olduğun böyle seçimle “Seçene ve Seçilene” saygı gösterilebilir mi?
2- MASTÖB'de Birlik beraberliğini bozan biri olarak üzüntü duyuyor musun?
3- Daha önce beraber çalıştığınız Nurettin Uğur'u Malatya'da Hayırsever İş Adamı diye sunup, devletin üst yöneticileri ile protokoller imzalayıp, plaketler alıp verdiniz. Nurettin Uğur'un beni Yalancılıkla suçlayamazsınız serdenişi kime karşı? Kim veya kimler yalan söylüyor?
4- Hakim Malatyalı diye Red-i Hakim talebinde bulunanlar kimlerdi?
5- MASTÖB'ün Kötü Niyetli Talepten dolayı ceza almasından mutlu oldun mu?
6- 28 Haziran 2015 de yapılan genel kurul 23 Ekim 2010 tarihli kongre'nin iptaline karşılık mı yapıldı? Yoksa 8. Olağan Kongre miydi? Bu konudaki ısrarlı soruma neden cevap verilmedi?
7- Genel Kurulda mahkemeye gidilmemeli diyorsun. Usulsüzlükleri düzeltilmesi için yapılan yazılı başvuruların dikkate alınmadığı Kanuna ve Tüzüğe aykırı her kararı için Mahkemeye başvurarak iptal ettirme hakkı olan üyelerin, bu hakkını kullanması sizi neden rahatsız etmektedir?
Av. Fehmi İlhan'ın cevaplaması gereken hususlar.
1- 23 Ekim 2010 daki Genel Kurul sonrası Hukuktan Sorumlu Genel Başkan Yardımcı olarak açılan davaların da Avukatlığını üstlenmiştiniz. Ocak 2011 tarihinde İl Dernekler Müdürlüğünün yapmış olduğu denetim sonrası hazırladığı raporda “Genel Kurulunda oy kullanan 35 kişinin kongreden 2 ay sonra üye kayıt defterlerine geçirildiği ” yazılıyken 25 Mart 2011 deki Basın toplantısında Davalar üzerine nasıl bu açıklamaları yapabildiniz?
2- 7 Ekim 2012 tarihinde yapılan Genel Kurulda Celal Karahan'la birlikte divanda yer aldınız. Üyeliğimin sonlandırılmasıyla ilgili itirazıma ilişkin Genel Kurul tutanağına “Bilgin Akbal gerekli belgeleri ibra edemediği için talep oylanarak oybirliği ile reddedildi” yazmışsınız. Bu konuda oylama yapılmamıştı. Gerekli belgeleri sunması gereken Yönetim Kurulu yerine, benden istemekle bir hukuksuzluğa imza atmış olmamadınız mı?
3- Yine 7 Ekim 2012 tarihinde yapılan usullere aykırı yapıldığını yazılı bildirmeme karşılık dikkate almayarak Mastöb'ü davalı duruma düşürmekten hukukçu kimliğinizle üzüntü duymakta mısınız?
4- 7 Ekim 2012 sonrası Disiplin Kurulu üyeleri Siz, M. Nami Korkmaz ve Hasan Kocabey (Mastöb'ün Avukatı) ile Pütürge Eğitim Vakfında bir araya geldik. 7 Ekim 2012 öncesi disiplin kurulu üyesi olan Erkan Ulukaya'nın Benimle ilgili alınan karardan haberdar olmadığı ve disiplin kurulunda karar nasıl oy birliği ile alınmış? Diye 17 Ekim 2012 tarihli Mastöb'e gönderdiği İhtarnamesine cevap gelmediği, bu konuda Disiplin Kurulu olarak işlem yapmanızı istemiş olmama ve bu konuda 20 kasım 2012 tarihinde yazılı olarak da müracatıma rağmen neden görevinizi yapmadınız?
5- Disiplin Kurulunda Görevli olan Siz, M.Nami Korkmaz ve Hasan Kocabey olmak üzere 3 hukukcunun mahkemelerde sürmekte olan davalara Hakimlerin yerine hukuk için içinde sizlerin karar vermeniz durumunda her türlü katkıyı sunacağımı söylememe rağmen neden ilgisiz kaldınız?
6- Sizin divanda görev aldığınız 6., 7. Ve son yapılan ismi belli olmayan gelen kurulda da dahil genel kurulların kanun ve tüzüğe aykırı yapıldığını bildirmeme rağmen Hukukçu kimliğinizle görevinizde olmasına rağmen niçin katkı vermiyorsunuz ve genel kurulu bu konularda bilgilendirmekten kaçınıyorsunuz? Yoksa bu usulsüzlüklerin genel kurullarda devam etmesi için özel olarak mı görevlendiriliyorsunuz?
Adil Gevrek'in cevaplaması gereken hususlar.
1- Mastöb Birlik ve Beraberliği sağladınız ise hatalar niye olmaktadır? Mastöb'e ilgisizlik neden?
2- Haziran ayında Genel Kurul yapılacağı önceden bilinmesine karşın, neden Ramazan'da Genel Kurul yapıldı? (7. Haziran'da 1. Toplantı, 14 Haziran 2. Toplantı yapılabilirdi.)
3- Daha önce beraber çalıştığınız Nurettin Uğur'un feryadına neden ilgisiz kaldınız? Nurettin Uğur'un beni Yalancılıkla suçlayamazsınız serdenişi kime karşı? Kim veya kimler yalan söylüyor?
4- MEV, MİAD ve MADEF'in Başkanlarıyla elbirliği ile 21 Milletvekilini Meclise gönderdiniz. Sizleri kutlarım. Celal Karahan'da aday adayıydı ona karşı niye vefasızlık yaptınız? Neden Fehmi İlhan'ı aday yapıp da ön seçimlerde onu destekleyip Milletvekili yaptırmadınız?
5- Başkanınız Bekir Alyüz henüz disiplin kuruluna yazılı başvuru yokken (Disiplin Kuruluna başvuru yazısı 25 Mayıs 2012 15. Asliye Hukuk Mahkesi dosyasında yer almaktadır); 20 Nisan 2012 de “Bilgin Akbal'ın üyelikten disiplin kurulunun oy birliği ile çıkarılmış olduğu kararını” nasıl karar defterine yazıp imzaladınız? Bu karar defterini 29 üyeden oluşan Yönetim Kurulunu toplantı yeter sayısı olmadan nasıl karar defteri doldurup imzalıyorsunuz (senin de imzan var)?
6- 5 yıldır görev yapıyorsun, Mastöb'e karşı açılan davalarla ilgili hiç araştırma yaptın mı? Yaptıysan neden kaybedeceğiniz davaları sürdürdünüz?
7- 5. Ve 6. Genel kurullardaki divan tutanaklarında 3 madde de değişikli yapılmasına karar (Değişiklik açık yazılmadan) verilmişken, Siz diğer maddelerde de niye oynamalar yapıyorsunuz? Bu kanunsuz bir durum değil mi?
8- Mahkemeler dava sırasından sizden defterleri istemiş olmasına rağmen mahkemelere getirmediniz. Sonrada mahkemeler defterleri incelemeden karar verdi diye kararları temyiz ediyorsun.
9- Temyiz ettiğiniz davayla ilgili Yargıtay vermiş olduğu ara kararla geçen yıl sizden ve Avukatlarınızdan defterleri ve genel kurul tutanaklarını istiyor. Neden Siz ve Avukatlar istenenleri teslim etmediniz?
10- 28 Haziran 2015 teki faailiyet raporuna ilişkin yapılan açıklamalara ve sorulara Tüzüğe göre Yönetim ve Denetim Kurulları cevap vermekle yükümlü iken neden cevap vermediniz?
11- Mastöb'ü yıkmak isteyen 3-5 kişi kim?
12- Ben hukuk içinde bu yapının kalması için elinden geleni bıkmadan usanmadan Genel Kurullarda, Mahkemelerde mücadelesini veriyorum. Benim çabalarıma karşın sizin yaptıklarınız haksızlık değil mi?
13- Dava konusu işleriniz doğru ise Mahkemeler niye istekleriniz doğrultusunda karar vermiyor? Nerede noksanlıklarınız var?
14- Celal Karahan ve Bekir Alyüz yaptığı uygulamalarda Mahkemeler tarafından kabul görmemişken, Adil davranmadıkları ortada iken neden teşekkür ediyorsunuz?
15- Benim ve Erkan Ulukaya'nın konuşmasında “Yıkıcı, Bölücü ve Parçalayıcı” ne vardı?
Adil Gevrek'in gözden kaçırdığı bir önemli hususda; rövanş kazananlarla yapılır. 5 yıldır hukuksuz olarak işgal etmişlerle rövanş yapılmaz. Birliğimiz ve beraberliğimizi sağlamak için çalışmalıyız diyenlerin öncelikle Güven, Dürüstlük, Tutarlılık, Açıklık, Saydamlık, Hizmet Anlayışı, Yardımseverlik ve Adil olmak gibi etik değerlere sahip olmalıdır.
Adaletin terazisinde haksızlıkları belgelenmiş olanların, arkalarında bıraktıkları yanlışlıklardan arınmaları gerekir. Bunu yapmadıkları takdirde Adaletin birde Kılıcı vardır. Hiç şakası olmaz keser atar.
Bir doktor iyileşeceğini ihtimal vermediği hastalarına son günlerini iyi geçirmeleri için “Ye iç gez hayatını-gününü yaşa der.” Bizde artık bunların ruhlarına El Fatiha mı okuyalım...