MTSO adayı “Meşale’den” çıkarsa...
28 Ağustos 2017, Pazartesi 06:18
Kıymetli okuyucularım, bugünkü yazıma önümüzdeki Kurban Bayramınızı en kalbi duygularımla tebrik ederek başlamak istiyorum. Kurbanlarımızın indi ilahide makbul, hacılarımızın da haccının mebrur olmasını Hakk Teala'dan niyaz ederim. İslam âleminin ittihadına vesile olmasını dilediğim bayramımızın, düşmanlarımızın âlem-i İslam üzerindeki oyunlarının bozulmasına ve başlarına çalınmasına sebep olunmasını niyaz ediyor, Yüce Allah'tan memleketimizi dahili ve harici düşmanlardan mahfuz kılmasını diliyorum. İlahi amin.
YESİNLER SİZİN “ÇAĞ DIŞI ANLAYIŞ”INIZI…
Geçtiğimiz günlerde, pembe (Kadınlara özel) trambüs konusu tekrar gündeme geldi. Hatta, konu yine Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ahmet Hakan'ın gündemindeydi. Malatya'da ise CHP İl Teşkilatı boş durmamış, sosyal medyada Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ile birlikte, İl Başkanı Enver Kiraz da pembe trambüs aleyhinde propaganda yapmaya devam etmişti. Neymiş efendim;
-“Çağ dışı bir anlayışmış.”
Yesinler sizin çağ anlayışınızı. Bunun neresi çağ dışı? Hayret ve merakla takip ediyorum bu tür açıklamaları... Konunun özünü bilen bir kardeşiniz olarak anlatayım meselenin nereden çıktığını. İnönü Üniversitesi'nde bir grup öğrenci, pembe trambüs talebini, Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Ahmet Çakır'a bildirmişler; Belediye Başkanı da bu talebi makul görüp, öğrencilerimiz için pembe trambüsü tahsis etmiş.
Geçtiğimiz aylarda “Boğaziçi Üniversitesi'nde “cinsiyetsiz tuvalet” tarzında bir haber okumuştum. Boğaziçi'nde cinsiyet ayrımı yapmaksızın herkes aynı tuvaletleri kullanıyormuş. Bu haberin yalanlanmamasıyla birlikte hemen hemen aynı günlerde bu kez de Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde aynı uygulamanın yapılması yönünde taleplerin olduğuyla ilgili bir haber okudum. Şimdi bu çağdaş ağabey(!) ve ablalarımız(!) kalkıp, Malatya Valimiz sayın Ali Kaban'ın yanına gidip; “Efendim biz Cumhuriyetimizin simgesi olan İsmet Paşa'nın heykelinin yanında Boğaziçi Üniversitesi'ndeki gibi cinsiyetsiz bir tuvalet yaptırmak istiyoruz.” deseler şaşırmayacağım. Böyle bir teklifle çağdaşlıkta seviye atlayacaklar mı acaba?.
Tekrar pembe trambüse dönecek olursak, bu uygulamada ne gibi bir sakınca var? Bunun neresinde “Çağ dışılık” veya “Çağ içilik”… Kadına yönelik şiddet olaylarının arttığı, taciz ve tecavüz olaylarının tavan yaptığı günümüzde “Pembe trambüs” gibi bir talebin olumlu karşılanmasına, kadına yönelik pozitif ayrımcılık yapılması talebinde bulunan bir siyasi partinin karşı çıkmasını anlayabilmiş değilim. Ayrıca kimse de kadınların kafasına silah dayayıp “İlla buna bineceksin” de demiyor. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu güne kadar çağdaşlık türküsü tutturan CHP, nereye gidiyor? Önlerine hangi icraatı koyarsan koy, “İstemezük” edalarındalar. Toplumun menfaatine olan bir icraata da “Elinize sağlık. Çok güzel olmuş” dediklerini duymadık. Toplumun örf ve adetlerine, inanç ve ibadetine aykırı ne kadar iş varsa bu “Çağdaşlık Türküsü” söylenir oldu. İnanın bu kafayı yaşamak için ne yiyip içtiklerini merak eder oldum.
ŞAHİN, ÖNYARGI SÜZGECİNE TAKILABİLİR
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı için yeni bir aday çıktı. Daha önce MÜSİAD Malatya şube Başkanlığı yapmış olan Namık Şahin; protokol gezilerine çoktan başladı bile. Her ne kadar MÜSİAD şube başkanlığı yaparak kendisini mücerreb biri olarak tasnif etsek de; daha önce milletvekili olmak için mücadele ettiği halde muvaffak olamamış birisi... Bana göre en büyük handikabı “Meşaleci” olarak kamu oyunda bilinmesi. Yanlış anlaşılmasın; Meşaleci olmak toplum nezdinde kusur değil, fakat her kurumun başındaki kişilerin aynı camia ile anılması; Namık Şahin'in ön yargı süzgecine takılmasına sebep oluyor. Bu arada şunu da söylemekte fayda mülahaza ediyorum. Hasan Hüseyin Erkoç denenmiş ve nihayetinde miadını doldurmuştur. Erkoç'a nazaran Şahin'in tercih edilmesi; MTSO'ya taze kan ve heyecan getirecektir.
HEKİMHAN'DAN HABERİNİZ VAR MI?
Malatya'mızın güzide(!) milletvekillerine sesleniyorum: Hekimhan'a yapılması planlanan maden işletme tesisinden vazgeçildiğini biliyor musunuz? Hekimhan'daki maden rezervleri bu yıl sonunda Sivas'a taşınacakmış. Neden bu konu gündeminizde değil? Türkiye'nin en büyük demir rezervlerini barındıran Hekimhan'da kaç aile ekmek yiyecekti haberiniz var mı? Yahut da bu rezervlerin Sivas'a gitmesiyle kaç kişinin umudunun söneceğini biliyor musunuz?
BABAHANOĞLU DA SAHTEKARLARDAN NASİBİNİ ALMIŞ…
Bu aralar BİMER-CİMER sahtekarlığı çıktı. Malatya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında çalışan bazı kişiler; vatandaşın TC kimlik numaralarını kullanarak BİMER ve CİMER'e sahte ihbarlarda bulunuyormuş. Hatta Yeşilyurt ilçemizin eski kaymakamı Nesim Babahanoğlu'nun da bu sahtekarlardan nasibini aldığı iddialar arasında. Sayın Valimiz Ali Kaban beyefendinin bu konuyu takip etmelerini hassaten arz ederim. Kamu vicdanı adına takipçisi olacağım...
KURBAN VE DERİSİYLE İLGİLİ BİR ANEKDOT
Malum olduğu üzere Kurban Bayramı yaklaştı. Belki de çoğunuz kurbanlıklarını aldı. Kurban ve derisi üzerinde illegal oyunlar oynanıyor. Her şeyden evvel kurbanın bir ibadet olduğunu unutmamalıyız. Onun kesimi ve tasadduku ancak emri ilahi dairesinde olmalıdır. Camiye, vakfa ve derneklere kurban düşmediğini fıkıh kitapları beyan etmektedirler. Allah aşkına Ömer Nasuhi Bilmen'in ilmihalini açarak neden bu meseleyi tafsilatlı bir şekilde okumuyoruz. Şunu da burada ifade etmek istiyorum. Hayvanın derisi de kurbandır. Kişinin bunu kendisinin kullanması veya fakire infak etmesi Peygamberimizin (a.s.m) emridir. Kurban derisi; tüzel kişiler olan dernek ve vakıflara verilemez. Bektaşinin abdestsiz namaz kılması gibi; "Ben verdim oldu" diyenlere "Allah hidayet etsin" demekten başka birşey gelmiyor aklıma...
Geçenlerden birisi bu mesele hakkında bana sual etti. “Deriyi fakire verdiğimizde; onun deriyi alıp satması büyükşehirlerde külfet oluyor. Ne yapalım” Cevaben demiştim: “Fakirden deriyi satıp parasını getirme hususunda izin aldıktan sonra; içinizden birisi bu vazifeyi deruhte edip, parayı fakire versin”
Selam ve dua ile
Fiemanillah