O yazıdan sonra, kıyametleri kopardılar!
23 Kasım 2021, Salı 22:51-Keşke “haksız” çıksaydık!
-O gün kıyameti koparanlar bugün neden sessiz?
-Malatya Valiliği ve Emniyetinin eksik kaldığı nokta ney?
-O müdürün o koltukta ne işi var?
-CHP gri madeni nerede arıyor?
- Obsesif Kompolsif Bozukluk olanlar ne yapar?
-Yeşilyurt Belediyesinin başarısının sırrı ne?
-Battalgazi Belediyesi nerede hata yapıyor?
-Haftanın karikatüründe ne var?
Hasbihal’i takip edenler hatırlayacaktır; geçtiğimiz aylarda, Malatya’da uyuşturucu ticaretinin zirve yaptığı bir döneme girildiğini aktarmıştık. Uyuşturucu denilen illeti kullananların her geçen gün arttığını ve bu girdabın gençlerimizi büyük bir hızla içine çektiğini belirterek; uyarılarda bulunmuştuk. “Arz” mahiyetindeki yazımızda nezaketi de elden bırakmadan, Malatya Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğümüzü göreve davet etmiştik. Bu arada şunu da peşin peşin belirteyim: Kamu yararını gözetmek ve yetkilileri uyarmakla vazifeli olan biz gazetecilerin, kimseyle şahsi bir hesaplaşması olmaz-olamaz.
Bütün yazılarımızda olduğu gibi, Kasım Özkan ağabeyimiz de olayı karikatürize etmişti. Söz konusu yazıdan sonra “Vay bunu yazan sen misin?” diyerek kıyameti koparanlar oldu. Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü deposunda yakalanan binlerce sentetik uyuşturucu da, böylelikle yazımızın haklılığını ortaya koymuş oldu. “Keşke haksız çıksaydık!” dediğimiz de oldu.
Söz konusu vahim hadiseden bir kaç gün önce, Malatya’da üst düzey bir idareciyle konuşmuştum. Kendisi bana, Malatya’da kamu kurumlarında çalışan bir çok memurun, işçinin, doktorun ve hemşirenin uyuşturucu ticaretiyle uğraştığıyla ilgili bir iddiadan bahsetti. Büyük bir hayretle kendisini dinlemiştim. Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ndeki vahim olay; o yetkilinin sözlerini de teyit etmiş oldu. Emniyet mensuplarımızın uyuşturucuyla mücadeledeki kararlılığını takdir etmekle birlikte, yeterli olmadığını düşünüyorum. Çünkü geleceğimiz olan gençlerimizi; okul önlerinde, kafelerde ve eğlence merkezlerinde uyuşturucu illetiyle yok eden bir tehdidin varlığı; artık ayyuka çıkmış durumda...
O KOLTUKTA NE İŞİ VAR?
Zamanında; egosu şişkin, enaniyeti ve akademik unvanı yüksek bir bakanımıza, "Sayın bakanım, atadığınız filanca adam gayri ahlaki işler yapıyor!" denildiğinde; Bakan efendi, "Ben asla yanlış yapamam, onu ben atadım. Benim atadığım adam da yanlış yapmaz!" kabilinde bir cevap vermişti. İbretlik olan bu olayı, bizzat bakana ileten bir dostum da bana anlatmıştı.
Son günlerde şehrimizde yaşananları gördüğüm zaman, bakan beyle ilgili bu konu aklıma geliyor. Nasıl bir körlüktür? Anlayamıyorum. Lakin yaşanan onca sıkıntıya rağmen, sorumlularına hiçbir şey olmuyor. Zannımca yanlışı yapanlar, kendilerini o makamlara getirenlere aşırı güveniyor. Onları o makamlara getirenler de "Ben yanlış yapmam, benim adamım da yanlış yapmaz!" düşüncesindeler.
Haftalardır gündemden düşmeyen bir kurum var, yaptıkları işlerin hemen hemen tamamı problemli... Atamalar kanuni değil, bir sürü sıkıntı yaşanıyor hemen her biriminde. Ne hikmetse, sıkıntılarla ilgili en küçük bir adım atılmıyor.
Geçtiğimiz hafta, gündeme yine bomba gibi bir haber düştü. İddiaya göre kurumlarımızdan birinin müdürünün makam şoförü, uyuşturucu ticareti yapıyormuş. Üstelik malları(!) da resmi araçla taşıyor ve kurumda saklıyormuş. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir olay yaşanır bilmiyorum. Bu olay bana ve benim gibi bir çok insana fıkra gibi geliyor. Bu rahatlık, bu vurdum duymazlığın sebebini bir türlü çözemiyorum. Anlayamıyorum. Ortada büyük ve vahim bir iddia varken, o müdür halen görevinin başında. En azından adli safahat bitene kadar dinlendirilmesi gerekmez mi? O müdürün üstündekilerden de ses-seda çıkmıyor. Basit bir torbacı hadisesi gibi geçiştirilecek sanki. Kimsenin yüzü de kızarmıyor maalesef! O müdürü o makama -vekaleten de olsa- oturtanlar da umursamıyor. "Benim adamım yanlış yapmaz!" rehavetindeler. Şimdi diyebilirsiniz ki; il müdürünün hiç dahli olmayabilir, adam masum olabilir. Öyle ya da böyle kendi makam şoförü uyuşturucu ticareti yaptığını fark edemeyenin o koltukta ne işi var? Devlete dair güven duygusunu yitiren insanları düşünerek hareket edilmesi gerekmez mi?
CHP, YEŞİLYURT’TA MADEN BULDU!..
İnsan beyninde gri madde (Gri Cevher) olarak tanımlanan bir madde bulunmaktadır. Beyinde bulunan gri madde beynin nöronal hücre gövdelerinin büyük çoğunluğunu içerir. Gri madde; görme ve duyma, hafıza, duygular, konuşma, karar verme ve kendini kontrol etme gibi duyusal algıya dahil olur. Daha yüksek gri madde varlığı, artan kişisel yetenek duygusu ile birlikte artan öğrenme yetenekleri ve iyileştirilmiş bellek ile ilişkilendirilmiştir.
Şimdi diyeceksiniz ki; "Siyasi konularda yaz, dini konularda yaz, güncel konularda yaz! Tıbbi konularda yazı yazma!" Maksadım tıbbi bir konuda yazı yazmak değil elbette. Tıbbi bir kavramı anlatıp, günceli yakalamak adınaydı anlatmak istediklerim.
Malum olduğu üzere, Ak Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından geçtiğimiz hafta Ankara'da "Tam Bana Göre Festival" adıyla, Ak Partili belediyelerin katıldığı bir Gençlik Festivali düzenlendi. Festival açılış gününde gençliğe yönelik faaliyet, yatırım ve projeler ödüllendirildi. Ödülleri bizzat Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan verdi.. İçeriden aldığım bilgilere göre, ciddi bir ön eleme ve seçicilik sonrası ödüle layık görülen belediyelerin başkanlarına ödül verildi.
Son yıllarda yaptığı yatırımlarla birçok ödüle layık görülen Yeşilyurt Belediyesi bu festivalde de ödül kazandı. Belediye Başkanı Mehmet Çınar ve ekibini tebrik ediyorum. Ödülün, moral-motivasyon açısından önemli olduğunu da ifade etmek isterim. Gözlemlediğim kadarıyla en ciddi ödüllerden birini aldılar. Zaten yapmış oldukları çalışmalar herkesin malumu. Malatyalı olarak gurur duyduğumu belirtmek isterim.
Alınan bu ödül aslında şu anlamı da ifade ediyordu; "Kim ne derse desin, siz çalışın ve çalışmaya devam edin. Sizin çalıştığınızı biz görüyoruz." Ak Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı, Yeşilyurt Belediyesi’ne verdiği bu ödülle her şeyin farkında oldukları mesajını verdi.
Gelelim beyindeki gri cevher konusuna. Yeşilyurt Belediyesi’yle birlikte Türkiye'de doksanın üzerinde belediyenin isminin karıştığı meşhur bir “Gri pasaport meselesi” var. Yeşilyurt Belediyesi’nin ismi güzel bir şekilde anıldığı anda, CHP'li yöneticiler "Gri pasaport, gri pasaport" diye sayıklamaya başlıyor. Daha önce de söyledim, sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp durmak ciddi bir "Obsesif Kompolsif Bozukluk"tur diye.
-Adamlar devasa parklar yapmış, CHP “Gri pasaport” diyor.
-Lezzet Caddesi gibi ünü ülkemizi aşmış bir yer yapmışlar, CHP “Gri pasaport” diyor.
-Her yerden ödül alıyorlar, CHP yine “Gri pasaport” diyor.
Bazı gerçekleri görün, anlayın artık. “Gri” diye diye, beyninizde gri madde kalmadı! Gri maddeniz bittiği için de; görmüyor, duymuyor, idrak edemiyorsunuz...
“YORUMSUZ” DİYEMİYORUM
Bazı fotoğraf veya olaylar vardır. Söylenecek söz kalmadığında ya da her şey ayan beyan ortada olduğunda “Yorumsuz” deyip, yorumu okuyuculara bırakırız. Aşağıda yazacaklarıma yorum yapmasam olmaz!.. Battalgazi Belediyesi tarafından hafta sonu açılışı yapılan Fırat Mahalle Parkı (!) gördünüz mü? Ortada 1 kaydırak, 2 tahterevalli, 1 salıncak ve birkaç yüz metrelik çim alan var. Kimse kusura bakmasın ama, artık bunlara kimse park demiyor. Amacım ortaya vizyon koymaktır. Bu tür parklarla kimseden ödül alamazsınız. Sonra da “Neden bütün ödüller, Yeşilyurt Belediyesi’ne veriliyor” diyorlar. İşte tam da böyle bir park (!) yapıldığı için!...
Selam ve dua ile
Fiemanillah