Olur mu?
01 Şubat 2024, Perşembe 13:06Bir kuş gibi masmavi gökyüzünde kanat çırpıp konsam şu bembeyaz dağların ortasındaki vahaya,
Bacası tüten kulübenin içinde bulsam kendimi,
Kurt ulumaları, keklik ötüşleri eşlik etse yalnızlık türkülerime,
Şırıl şırıl akan dereye bıraksam hülyalarımı,
Bir demli çaya katıp eritsem kırgınlıklarımı, kalp yaralarımı,
Dağların meltemi okşasa yorgun ruhumu,
Ve bir dağ geyiği çıkıverse karşıma, gülümsese,
Bir kardelen karla kaplı toprağı yırtıp merhaba dese,
Doğanın kucağında derin bir uykuya dalsam,
Sabahın nurunda uyansam bir gün,
Ve hayal etsem;
Baksam ki çocukların ağlaması kesilmiş,
Silahların yerine çiçekler konuşuyor,
Kararmış kalpler şu dağlar gibi bembeyaz olmuş,
Bir kuşun kanadına merhamet öteki kanadına sevgi yüklesek,
Dağıtsa dünyanın dört bir yanına,
Yeryüzüne yağsa insanlık,
Filizlense sevgi tomurcukları,
Bir sihirli değnek değse şu çadırlara, konteynırlara,
Deprem gürültüleri silinse kulaklarımızdan,
Durdursa şu bitmek bilmeyen artçıları,
Alsa bizi götürse 6 Şubat öncesi günlere,
Ya da esen şu rüzgârlar bize yaşadıklarımızın birer hayal olduğu yalanını fısıldasa kulaklarımıza,
Kendimizi kandırsak,
“Ağlamayın çocuklar, deprem sallantıları salıncaktı, yer altından gelen gürültüler ninni idi, yıkılan binalar oyundu” desek,
Ne olur, günaha girer miyiz?
Ya da nazlansak, biraz da sitem eksek, ne olur,
Hayır hayır, tövbe etsek, bütün bu felaketler kendi elimizle yaptıklarımızdandır, desek,
Sonra da oturup,
“Her zorluktan sonra mutlaka kolaylık gelir” müjdesini beklesek,
Olur mu?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.