Ortalık, toz-duman!..
13 Ağustos 2021, Cuma 10:51-Pazartesi Günü Yapılacak Olan, Malatya Ticaret ve Sanayi Odasını Karıştıran Seçim Neden Bu Kadar Önemli?
-Siyasi Kavga Seçim Sonucunu Nasıl Etkiler?
-AFAD Bir Buçuk Yılda Neden Yol Kat Edemedi?
-Patrik Ziyaretinin Zamanlaması Bilinçli Mi?
-Algı Yapmaya Çalıştığımız (!) Söylentilerine En Güzel Cevabı, Fatih Altaylı Teke Tek Programında Verdi!
-Malatya’da Orman Var Mı?
-Cin Çarpmışa Dönen Milletin Vekili Kim?
-Cumhurbaşkanının Hediyesi Ne Anlama Geliyor?
Haftanın Karikatüründe Kim Var?
Önümüzdeki Pazartesi günü, Organize Sanayi Bölgesi, müteşebbis heyet seçimi var. Bu heyetin muhteviyatını dört kurum oluşturuyor. Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası ile Organize Sanayi Bölgesi Derneği. Her bir kurum, yüzde 25’er dilimlik eşitlikle temsil ediliyor.
Müteşebbis on beş üyeden oluşuyor. Her kurumun kendisi dört tane üye belirleyip, müteşebbise gönderiyor. Bunlar dört tane Valilikten, dört tane Ticaret Odasından, dört tane Organize Sanayi Derneğinden, üç tane ise Malatya Büyükşehir Belediyesinden. Malatya Büyükşehir Belediyesinden neden üç isim derseniz; müteşebbislerin on beş olması için, bir tanesinin eksik olması gerekli. Zamanında bu şekilde bir karar alınmış. Gözden kaçan husus, işin kritik noktası olan bu kısmıdır!
Bu detayı vermemin sebebi; Malatya Valiliğiyle, Malatya Büyükşehir Belediyesinin; keza Malatya Ticaret ve Sanayi Odasıyla, Organize Sanayi Derneğinin birlikte hareket ettiğini var sayarsak; ortaya çıkacak sonuç 1 farkla Organize Sanayi Derneği ile Malatya Ticaret ve Sanayi Odasının mutlu sonudur.
(Son günlerde medyada çıkan haberlerden sonra, Organize Sanayi Derneğinin tavrı ne olur tam kestiremiyorum)
Buraya kadar her şey normal. Anormal olan şey ise; nifak, şikak, kin ve adavet. Hem de ziyadesiyle sinerjiye ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde…
Mesmuatıma göre, TSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ve müteşebbislerinin Pazartesi günü yapılacak bu seçimde yok sayılma ihtimallerinin olması. Zaten Malatya Valisi Aydın Baruş’un; Sadıkoğlu ile arasının limoni olduğunu, sağır Sultan bile duydu. Bunun için eften-püften basit sebeplerden dolayı, Sayın Baruş’un Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan müfettiş talep ettiği iddiaları da ortalıkta dolanıyor. Bu kavganın perde arkasındaki siyasi mihmandarın ise, 2. Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Vahap Erdem olduğu iddia ediliyor!
Burada benim en çok hayret ettiğim husus, Vali Bey'in ilk defa böylesine inisiyatif alması, terazide ağırlığını hissettirip, kendi kurallarını tatbik etmeye çalışmasıdır. “Vali bey doğru mu yapıyor?” şeklinde bir sual soracak olursanız, “Hiç sanmıyorum!” diye cevap veririm.
Naçizane tavsiyem, büyükler kızsada küsmez. Küsenden de büyük olmaz. İki araba bir biriyle çarpışınca, ikisi de zarar görür.
Benden söylemesi...
AFAD’IN KENDİSİ AFET!..
Malatyamızı ve komşumuz Elazığ'ı vuran depremin üzerinden bir buçuk yıl geçti. Komşumuzun yaraları, büyük oranda sarılmış durumda. Malatya'da çok küçük bir kesim hariç, birçok insanın yarası maalesef sarıl(a)madı.
Afet Acil Durum Malatya İl Müdürlüğü’ne (AFAD) gideniniz var mı? Sürekli oraya giden insanlardan şikayetler alıyorum. Maalesef oraya gidenler muhatap bulamıyor.
Yine maalesef, Valilik, Kaymakamlık, YİKOB, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve AFAD arasında müthiş bir koordinasyon eksikliği göze çarpıyor. Herkes işi, bir başka kurumun üzerine atmanın derdinde. Bunlar içerisinde en problemli olan ise AFAD. Neredeyse hiçbir konuda, hiçbir muhatap bulunmuyor. Zaten kurumun atanmış bir müdürü de yok.
Depremzedeler için yapılan konutların ne zaman teslim edileceği belli değil. Hak sahiplerine hangi koşullarda bu evlerin verileceği de belli değil. İnsanlar hâlâ çok yüklü miktarda kira yardımı ödemek zorunda kalıyor. Hasar tespitleriyle ilgili bir sürü problem orta yerde duruyor. Köylerde yapılan evler birbirinden çok farklı. Pütürge, Doğanyol, Kale ve Battalgazi'deki evlerin hepsi ayrı ayrı planlarda yapılmış. Eli yüzü düzgün olanları Pütürge ve Doğanyol'dakiler gibi geldi bana. Onların da ince işleri henüz bitmemiş. Aldığım duyumlara göre, bu ince işler inşaatçı olmayan birine verilmiş. Bir siyasetçi yakınının eski ortağı. Bu kişi piyasada işi en ucuza yaptıracak kişiler arayıp duruyormuş. Yani o güzel dediğimiz evler de harap olacak.
Battalgazi'de ahırlı ev isteyen köylülere yapılan evler ile, ahırlar birbirinden çok uzak. Muhtemelen 5 yıl sonra Malatya'nın değişik yerlerinde bu evlerin oluşturduğu çöp evlere denk geleceğiz. Bütün bunlar yaşanırken, yetkili ve etkili isimler TOKİ bölgelerinde fotoğraf çektirmekten öte iş yapmıyor. Olayın en acı kısmı da bu zaten!
Elazığ'da işler tıkır tıkır yürürken, Malatya'da neden yürümüyor? Bu soruyu birçok insana sordum. Aldığım cevaplar çok manidardı. Sonuçta şöyle bir kanıya vardım. Malatya'da iktidar partisinde birlik beraberlik yok, muhalefetin ise yapıcılıkla ilgili bir derdi yok! Bütün problemlerinin temelinde bu iki sebep yatıyor.
PATRİK ZİYARETİNİN ZAMANLAMASI BİLİNÇLİ Mİ?
Adıyaman ve çevre iller Metropoliti ve Patrik Vekili Ğriğoriyos Melki Ürek, Malatya’da bulunan ve restorasyon çalışmaları tamamlanan Taşhoran Kilisesi'nde yapılan çalışmalardan dolayı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’a teşekkür ziyaretinde bulundu.
Rutin bir ziyaret gibi gelebilir. Lakin ziyaret tarihinin 1 Muharrem Hicri Yılbaşı ile aynı güne denk gelmesi, dikkat çekici olarak yorumlandı. Malatya'da Taşhoron Kilisesine verilen ehemmiyetin; kentin simgesi konumunda bulunan Ulu Cami ve Yeni Cami'ye verilmemesi, dindar Malatya halkı üzerinde ciddi tesiri olduğunu belirtmek isterim. Her ne kadar bu eserlerin restorasyonu konusunda gerekli hassasiyeti göstermeyen Vakıflar Bölge Müdürü Kenan Doğan, geçtiğimiz günlerde görevden alınmış olsa da, tek başına bu görevde alma yeterli değil. Malatyalı siyasetçilerin bu konuda mutlaka daha fazla gayret göstermeleri gerekiyor. Keşke 1 Muharrem günü Yeni Cami açılabilseydi. Kilisenin tebrik ve teşekkürü yerine, Diyanet camiasının tebriğini alsaydık. Patrik Ürek'in "Başkan Gürkan'ın kiliseye verdiği önem, bizim için onur verici" sözünü konumlandırmakta zorlandım doğrusu. Hadi Patrik bunu söyledi, belediye çalışanları bu sözleri neden basın bültenine büyük büyük puntolarla yazdı; hiç anlamadım.
ALGI YAPMAYA ÇALIŞTIĞIMIZI SÖYLEYENLER, DİKKATLE İZLESİN!
UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne giren Arslantepe Höyüğüyle ilgili yaptığımız haber ve yorumları bir nevi algı oluşturma çabası olarak görenler varmış. “mış” diyorum çünkü, böyle bir başarıyı sahiplenmeye çalışanlara karşı çıktığımız için, bu işin mimarlarından ve en çok emeği geçen kişi olarak Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ı gördüğümüz içindir. Buna bizzat şahitlik ettiğimi söylememe rağmen, inanmayanlara geçtiğimiz günlerde yayınlanan Fatih Altaylı’nın Teke Tek programını izletmek gerekiyor. Merak edenler internetten Arslantepe Höyüğü ile ilgili programı takip edebilir. Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ile Arslantepe Höyüğü Kazı Çalışmalarının şu anda başında bulunan isim olan Doç. Dr. Francesca Balossi Restelli’nin katıldığı program bizi doğrular nitelikteki diyaloglarla dikkat çekti. İşte programdan kısa bir kesit:
PROF DR. YILMAZ SELİM ERDAL: Daha önce Battalgazi Belediye Başkanı olan şimdi de Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı olan Selahattin Gürkan’ı kutlamak gerekiyor. Gürkan bu konuda Arslantepe’ye çok büyük destekler veriyor. Kazıların, yerel yönetimle birlikte yürümesi çok önemli. Yerel yönetimin hem psikolojik anlamda verdiği destek, hem de bizim yanımızda olduklarını hissetmemiz çok önemli. Bazı ihtiyaçlarımızın karşılanması da önemli bir süreci temsil ediyor.
DOÇ. DR. FRANCESCA BALOSSİ: Yerel olmadan bu sorunları sonlandıramazdık. Belediye Başkanı Selahattin Gürkan bize 2007’de fahri hemşerilik verdi.
ALTAYLI: Siz artık Malatyalısınız yani…
DOÇ. DR. FRANCESCA BALOSSİ: Evet, Malatyalıyız. Toplum Arslantepe’nin önemini anladı. Orduzu insanları 3 kuşaktır ( Dede-oğul-torun ) çalışıyorlar.
ALTAYLI: Kültür Bakanlığı’na, size, üniversiteye, peş peşe Malatya’daki belediyelere böyle bir şeye sahip çıktıkları için teşekkür ediyorum. Sağ olun.
ERDAL: Bizi davet ettiğiniz için çok sağ olun.
ALTAYLI: Siz de davet ederseniz ben de oraya gelirim.
BALOSSİ VE ERDAL: Bekleriz sizi.
ALTAYLI: Malatya sevdiğim bir şehirdir. Böyle yerlerden keyif aldığımı söyleyebilirim. Mutlaka geleceğim.
MALATYA’DA ORMAN VAR MI?
Ülkemizin ciğerleri ormanlarımız yanarken, “en azından Malatyamız bu konuda biraz rahat” diye teselli buluyorduk. Valiliğimiz bu teselliyi de elimizden aldı. Şimdi “Malatya Valiliği’ni eleştirecek neyini buldu acaba?” diyeceksiniz. Bunu eleştiri olarak almayın lütfen. Dedim ya teselli buluyorduk. Ancak Valiliğimizin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre; Ağustos ayı boyunca ormanlık alanlara girişler yasaklanmış. Bu açıklama, “Malatya’da orman var mı?” sorusunu aklıma getirdi. Tamda aklımdaki bu soruyla meşgulken, aynı soruyu arkadaşım dillendirdi. “Pütürge’de ormanlarımız var ya” diye hatırlattım kendisine.
CİN ÇARPMIŞA DÖNÜYOR!..
Güzel ülkemin muhalefeti, “Muhalefet etme”yi yanlış anlamış olacak ki; Yaşamın her alanına muhalefeti kendilerine görev bilmişler. Hükümete muhalefet, iş dünyasına muhalefet, spora muhalefet, bilim ve teknolojiye muhalefet derken, dine-inanca muhalefet etmeyi de “görev” olarak görüyorlar anlaşılan.
Yukarıdaki fotoğrafı görünce, ülkemizin muhalefetinin bir numarası CHP’li bazı isimlerin verdiği fotoğraflar aklıma geldi. Herkesin dua için ellerini açtığı bir ortamda, put gibi kaskatı kesilmiş CHP’liler aklıma geldi ilk anda. Ya da herkes ellerini açmışken, bir Budist'in veya Hıristiyan’ın yaptığı gibi ellerini birleştiren CHP’li bir büyükşehir belediye başkanını düşündüm. Hatta bir iftarda, ezan okumadan suyu kafasına dikip bitiren genel başkanlarını hatırladım mesela. Bu örneklere yeni bir fotoğraf eklendi artık.
“İçkiyi yasaklayanları Allah’a havale edecek” kadar densiz ve dengesiz birinin CHP’de siyaset yapması ilk anda garip gelmişti. Sonra düşününce buna benzer densizliklerin ve dengesizliklerin merkezi haline geldiklerini görünce üzüldüm ülkem için. Çünkü bu ülkenin yüzde 25’i bunlara oy veriyordu. Yukarıdaki fotoğrafta Muharrem orucu tutan insanlara Alevi dedesi duası ediyor. Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ellerini açmış duaya icabet ediyorken, gözler Veli Ağbaba’da takılıp kalıyor. Her zamanki gibi yine aynı Veli Ağbaba...
“Şu iş bitse de bir an önce kaçıp gitsek” der gibi bakıyor sağına soluna.
Allah’tan-kitaptan veya dinden-imandan bahsedilen bir ortamda, “cin çarpmışa dönen” tipleri görünce, “Bunların değil siyasette, toplum içine bile çıkmamaları lazım” diyorum.
CUMHURBAŞKANI’NIN HEDİYESİ...
AK Parti hakkında olumsuz senaryoların yazıldığı ve sürekli kan kaybettiğinin iddia edildiği şu günlerde, tartışılan bir konuya farklı bir açıyla bakalım isterim.
Bir dost meclisindeki sohbetimizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gittiği yerlerde çay hediye etmesi meselesi de geçti. Bu konuyu senarist bir arkadaşım şöyle tasvir etti:
-Cumhurbaşkanının bu hediyesi, bana Bediüzzaman Said Nursi’ye ait olduğu iddia edilen şu hatırayı çağrıştırdı; “Çay koy keçeli! Yeniden başlıyoruz...”
Selam ve dua ile…
Fiemanillah…