“Paralelciler”in Tahşiye korkusu
16 Haziran 2015, Salı 08:15“Okyanus Ötesindeki Zat”ın emirlerini uygulamak adına acayip-garaip işlere imza atan “Paralel Yapı” Tahşiye Yayınları'yla uğraşmaya devam ediyor. Ülkemiz üzerinde dolanan karanlık ellerin en büyüklerinden biri olan “Paralel Yapı”, Tahşiye Yayınları'nı Beyazıt Kitap Fuarı'na aldırmamak için büyük çaba sarf etti. Bu çabaları netice vermeyen “Paralelciler” hocalarını yine mahcup etmiş oldular. Bundan sonra okyanus ötesinden nasıl bir emir alırlar bilinmez ama Tahşiye Yayınlarıyla uğraşmaya devam edecekleri kesin gibi görünüyor.
SİNEK KÜÇÜK…
Kendilerinden olmayanları düşman belleyen, vatan millet düşmanı insanlarla kol kola gezmeyi kendilerine kâr sayan bu terör örgütünün sonunun yakın olduğunu düşünüyorum. Sonları yakın olmasına rağmen, “Sinek küçük, lakin mide bulandırır” sözünü de dikkate alarak bir iki kelam etmek gerek. Milletimizi uyarmak acizane kardeşinizin görevidir. “Paralel Zihniyet”in Tahşiye Yayınları'yla uğraşmasının sebepleri hakkındaki bilgilerimizi arz edeyim.
ESKİ GÜÇLERİ YOK AMA!..
Malum olduğu üzere ülkemizin en büyük gündem maddelerinden biri “Okyanus Ötesindeki Zat” ve O'na kayıtsız şartsız itaat eden “Paralel Zihniyet”tir. Son zamanlarda büyük darbeler yemelerine rağmen faaliyetlerine halen devam etmektedirler. Geçtiğimiz aylarda, Ergenekon ve Balyoz gibi büyük davaların kumpas olduğu ortaya çıkmıştı. Yapılan sözde yargılamalar sebebiyle büyük mağduriyetler yaşanmış, adalete duyulan güven ve saygı zedelenmişti.
KUMPASI KİMDEN ÖĞRENDİLER
Yazılarımı yakından takip edenlerin çok net hatırlayacağı “Pararel zihniyet”in kurduğu başka bir kumpas daha vardı. Hatırlayacağınız gibi Mehmet Doğan Hocaefendi ile birlikte dostlarına da kumpas kurulmuştu. “Okyanus ötesindeki zat” tarafından uydurulan bir terör örgütüne operasyon yapılmıştı. Bu sözde terör örgütünün lideri de Mehmet Doğan Hocaefendi'ydi. Bu sözde terör örgütünün sözde lideriyle birlikte 122 kişi tutuklanmış, aylarca cezaevinde yatmış, aradan geçen zaman zarfında masumiyetleri anlaşılmış ve salıverilmişlerdi. Hem yapılan operasyon sırasındaki gariplikler, hem de yargılama esnasında
ortaya konulan uyduruk deliller, bu insanların masum olduğunu gösteriyordu. Son dönemde operasyonu yapan polislerin, davaya bakan hakim ve savcıların “Paralel Zihniyet'in neferleri olduğu yazılıp çizilmeye başlanmıştı. Durum böyle olunca Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Balyoz ve Ergenekon davaları gibi bu davaya da el koymuş ve soruşturma açmıştı. Sonuçta davayla ilgili polisler, hem hakimler hem de savcılar hesap vermeye başladı.
Daha önceleri de bir çok kez bu konuyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmıştım. “Okyanus ötesindeki Zat”ın Tahşiye Yayınları'yla uğraşmasının sebebinin ne olduğunu defalarca dile getirdim. Katıldığım televizyon programlarında, gazetemde ve internet sitelerinde bunun sebeplerini birer birer anlatarak, milletimizi uyarmaya çalıştım.
PARALEL TERÖR ÖRGÜTÜ, TAHŞİYE'DEN NEDEN KORKUYOR?
“Paralel Zihniyet” artıklarının son icraatı bir kitap fuarına katılmak isteyen yayıneviyle ilgili oldu. Beyazıt Kitap Fuarı'na katılması engellenmek istenen Tahşiye Yayınları'nın hangi kitapları yayınladığını ve “Okyanus ötesindeki zat”ı neden rahatsız ettiğini bir kaç maddeyle tekrar gözler önüne sermek istiyorum. Bu maddeleri okurken “Paralel terör örgütü”nün ve o örgütün liderinin Tahşiye Yayınları'ndan neden korktuğunu daha iyi anlayacaksınız. İşte “Paralelciler”in korkulu rüyalar görmesine sebep olan Tahşiye Yayınları'nın yayınladığı eserlerle ilgili bir kaç bilgi:
1- Bilindiği gibi iki gün sonra mübarek Ramazan ayına giriyoruz. Ramazan ayı münasebetiyle zekat toplamaya niyetlenen “Okyanus ötesindeki zat”ın terör örgütü, zekatın kimlere verileceğini kitap, sünnet, icma ve kıyas çerçevesinde izah ve ispat eden Mesariful Zekat ve Mesailu Zekat eserlerini kendileri için büyük bir tehlike olarak görüyor. Zira bu eserleri okuyan onların hi'le ve hud'asına düşmeyecek.
2- Hoşgörü safsatasının sallantıda olduğunu artık herkes görmeye başladı. “Paralel zihniyet” elemanları, Alem-i İslam'ın uyanmaya başladığı şu günlerde “Mir'atul Cihad” isimli seri kitapların, Müslümanları birleştirebilecek bir güce sahip olduğunun farkına vardı.
3- Zalimlerin elinde inim inim inleyen Müslümanların ümitlerinin tükendiği şu günlerde, “Nüzulü İsa” isimli eserin, Müslümanların ümitlerini tekrardan zindeleştireceğini herkes gibi “Paralelciler” de gördü.
4- Fasit tevillerle tevil etmeye çalıştıkları Kur'an'ın bazı ayetlerine yaptıkları oyunların Rumuz-ul Kur'an serisiyle deşifre edildiğini bilen sade vatandaşla birlikte “Okyanus ötesindeki zat” da biliyor.
5- İslam deccalı olarak gördüğüm “Okyanus ötesindeki zat”ın 1 asra yakın bir zamandır Müslümanları nasıl aldattığını anlatan “İ'cazul Kur'an” adlı eserin gücünün tüm millet farkında.
6- Hıristiyanlar ve Yahudiler öldükten sonra dirilmenin sadece ruh ile olduğuna inanırlar. Müslümanlar ise ruh ve cesedin birlikte dirileceğine inanırlar ki buna "haşr-i cismani" denir. İşte Onuncu Söz ve Şerhi ve Yirmi Dokuzuncu Söz ve Şerhi isimli eser, haşr-i cismaniyi kuvvetli delillerle izah ve ispat etmektedir. Haşr-i Cismaniyi Müslümanlar'a inkar ettirme planını ortaya koyan süfyan “Onuncu ve Yirmidokuzuncu sözün şerhi” isimli eserlerin daha büyük kitlelere ulaşacağının korkusunu yaşıyor. “Okyanus ötesindeki zat”ın terör örgütü, Tahşiye Yayınları'nı karanlık planına bir engel olarak görüyor.
7- Müminler bütün Peygamberlere, hususan Peygamber Efendimize iman ederler. Peygamberler arasında tefrika çıkaran, bazısını kabul edip bazısını inkar eden ve böylelikle Allah'ı ve Resullerini inkar eden Yahudi ve Hıristiyanlara hoş görünmeye çalışanlara verilen bir cevap var. “Muhammed-un Resulullah, demeyen de cennete girer” gibi necis bir fikri “Onuncu Söz İkinci İşaret ve şerhi” isimli eserle yerle yeksan eden Tahşiye Yayınları, Allah'ın bütün sıfat ve isimlerini delil getirerekten bu fitneyi kökünden kesmiştir. “Paralel Zihniyet”in uşakları bunu gayet iyi biliyorlar.
8- “Tesettür fürua-t meselesidir” diyerek bazı mü'minleri aldatan “Paralel zihniyet”e yine en güzel cevap Tahşiye Yayınları'ndan gelmiştir. Tahşiye Yayınları, tesettürü aşağılayan bu zihniyete karşı, tesettürün kadılar için fıtri olduğunu Kitap, sünnet, icma ve Kıyas çerçevesinde "Tesettür risalesi ve şerhi" isimli eserle buhtan kokan bu fikrin kadının fıtratına muhalif olduğu ispat edilmiştir.
9- Risale-i Nur Külliyatı'na şerh ve izah yaparak Said-i Nursi Hazretleri'nin muradını doğru anlatan yayın evi yine Tahşiye Yayınları olmuştur.
10- Kimsenin cesaret edemediği ve Bediüzaman hazretlerinin müjdelediği Rahman ve Yasin sureleriyle birlikte, Rûm suresi olan Dokuzuncu Şuanın Dokuz Ali Makamı adlı tefsiri neşreden de aynı yayınevidir.
Evet sevgili okurlar yukarıda isimlerini zikrettiğim eserlerin her biri, “Paralelciler” için büyük tehlike arz ediyor. Bu eserlerin daha büyük kitlelere ulaşmasının önüne kesebilmek adına her yolu deniyorlar. O yollardan biri de bu eserleri yayın hayatına kazandıran Tahşiye Yayınları'nı Beyazıt Kitap Fuarı'na almamakta gördüler. Ancak yaptıkları her şeyi olduğu gibi bunu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Tahşiye Yayınları, Beyazıt Kitap Fuarı'nda yerini alacak ve “Paralelciler'in ekmeğine kan doğrayacak. Bu vesileyle öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerine ve devletimizi yönetenlere seslenmek istiyorum: Lütfen, Tahşiye Yayınları gibi iyiyi-doğruyu-güzeli sadece Allah rızası için söyleyen yayınevlerine sahip çıkın.
“FUATAVNİ” YİNE YUMURTLAMIŞ
Paralelciler” denilince aklımıza gelen bir isim daha var. Neredeyse onu unutuyordum. Şu “Fuatavni” ismiyle sosyal medyada arz-ı endam eden şahıs veya şahıslara da bir çift laf söyleme ihtiyacı hasıl oldu. Önceki gün “fuatavni” denilen ne olduğu belirsiz şahıs veya şahıslar, HSYK Başmüfettişi sayın Yunus Nadi Kolukısa için yine olmadık bir iftira atmışlar. Sayın Kolukısa'nın bir şeyleri örtbas ettiğini veya göz yumduğunu iddia etmişler. Allah'tan korkmaz bir zatın uydurduğu terör örgütü sebep gösterilerek yapılan operasyonda 122 kişi cezaevine gönderilmişti. Bu insanların, toplumsal itibarları ayaklar altına alınmış, kimisinin yuvası dağılma derecesine gelmişti. Yunus Nadi Kolukısa gibi isimler ortaya çıkarak, bu kumpasları bitirmek için çalışıyor. Yunus Nadi Kolukısa, babamın oğlu değil. Ayrıca kendini savunmaktan aciz biri de değil. Ancak paralel kumpaslarla canı yanan yakınları bulunan bir insanım. Dolayısıyla canımı yakanlarla mücadele eden insanlara yapılan iftiraları okuyunca kan beynime sıçrıyor. Temiz, dürüst ve vatansever insanlara çamur atmayı kendine şiar edinmiş “fuatavni” denilen çıfıt çarşısı tiplerin bir an önce deşifre edilmesini devletimin en üst kademelerinden bekliyorum ve dua ediyorum.