’’I, ıh. Bunu sen kazanmamışsın!’’
11 Eylül 2022, Pazar 10:30
Delikanlı utana sıkıla babasına yanaştı. Ne tepki alacağını bilemiyordu. Gene de kendini zorladı. Biraz kekeleyerek:
-“Baba konuşabilir miyiz?”
Babası uğraşmakta olduğu radyonun tamiratından kafasını kaldırıp baktı. Oğlunda bi haller vardı.
-“Söyle oğlum.”
-“Baba ben evlenmek istiyorum.”
Babası beklemediği bir şeyle karşılaştığı için elindeki işi kenara bıraktı. Ayağa kalktı.
-“Olur oğlum. Ama evlilik ciddi, bir iştir. Aile kuracaksın. Aileni geçindireceksin. Bir işin olmalı. Para kazanmalısın. Bunlar senin şimdiye kadar uzak olduğun şeyler.”
Babası konuşmaya devam etti:
-“Bir şartım var. Bana bir büyük altın kazanıp getir. Seni evlendireceğim.”
-“Tamam baba. O iş kolay!” dedi ve hemen babasının yanından koşarcasına çıktı. Annesine durumu anlattı. Anne yüreği dayanamaz. Oğluna çıkarıp bir altını verdi ve:
-“Ama hemen götürme. Baban benden aldığını anlamasın. Bir-iki gün çarşıya gir, gel. Sonra babana götür ki kazandığına inansın.”
Delikanlı iki gün sonra babasının atölyesine gider. "Baba, buyur al. Ben kazandım bu büyük altını.”
Babası kendine uzatılan altını dikkatle aldı. Kokladı. Eli ile biraz mıncıkladı. Sonra tekrar koklayıp:
-“I, ıh. Bunu sen kazanmamışsın” deyip elindeki altını odanın köşesine doğru atmış. Delikanlı “Babam anladı kazanmadığımı” diye düşünüp boynu bükük çıktı atölyeden. Öyle ya iki günde büyük altın nasıl kazanılır. Mümkün değil. Bunu hesap edememişti. Tekrar annesinin yanına gidip olanları anlattı. Ondan bir altın daha alıp evden çıktı. 2 hafta kadar köydeki dayısının yanında kaldı. Sonra sanki şehirden, çalışmaktan geliyor gibi babasının yanına gitti. Elindeki büyük altını babasına uzattı.
-“Bu sefer çalıştım ve kazandım baba.” Dedi. Babası altını aldı. Parmaklarının arasında biraz dolaştırdı. Burnuna yaklaştırıp kokladı. Sonra sertçe oğluna dönüp:
-“Dalga mı geçiyorsun. Bunu da sen çalışıp kazanmamışsın!” deyip köşeye doğru attı.
Delikanlı babasının bunu nasıl anladığını çözemedi. “Yılların tecrübesi” diye düşündü. Kenardan sıyrılıp atölyeden çıktı. Annesiyle vedalaşıp büyük şehre doğru yola çıktı. Bazen inşaatlarda amelelik, bazen de sebze halinde hamallık yaptı. Kazandığının birazını kenara koyup anca sekiz ayda bir altın parası biriktirebilmiş. Bir kuyumcuda parasını büyük altına çevirip babasının yanına doğru yola çıkmış. Üstü başı perişan, zayıflamış bir halde babasının karşısına çıkmış. Avucunda sıkıca tuttuğu altını babasına uzatmış.
-“Buyur baba. Çalıştım, kazandım.”
Babası altını almış. Biraz elinde parmaklarıyla mıncıklayıp burnuna götürmüş. Koklamış. Bir daha koklamış. Oğluna dönüp:
-“Yok! Bunu da sen kazanmamışsın!” diyerek altını aynı köşeye atmış.
Delikanlı hemen fırlayıp köşeden parayı almış. Babasına dönüp:
-“Hayır babaa! Ben kazandım. Ben kazandıııım!”
Babası tebessümle:
-“Evet oğlum sen kazanmışsın” demiş.
İnsanın kendi emeği ve alın teri ile kazandığı para kıymetlidir. Babalar bu yazıyı mutlaka okumalı. Çocuklarını test etmenin bu yöntemini uygulamalı. Ama Ersoy Baba yazılarını sadece babaların okumadığını da göz önüne almalılar.
Kalın sağlıcakla.