Sadıkoğlu "Asbest" derken, kime göz kırpıyor?..

-Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, görevini bırakıp “gazeteciliğe” mi soyundu?

-Sadıkoğlu’nun sosyal medyadan vermeye çalıştığı “subliminal mesajlar” neydi?

-Sadıkoğlu, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” sözünün hakkını nasıl vermeye çalıştı?

-Sadıkoğlu, “Ak Partili yetkililere” mi üstü kapalı mesaj verdi?

-Gürkan mı?.. Çalık mı?..

-“Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla” alakalı olarak öne çıkan iki isim hangileri?

-Malatya’daki ağır hasarlı binaların yıkımlarıyla ilgili “iddialar”ı yazmaktan vazgeçmiyorum! 

-“Beklenen valilik açıklaması” neden hâlâ gelmedi?

-Buradan, Malatya Valisi Ersin Yazıcı’ya sesleniyorum! “Lütfen gereğini yapın”

-Emniyet, neden tedbir almadı?.. 

-Kentte konvoy olacaksa, emniyetin güzergah üzerinde, tedbir alması gerekmez mi?

-Ak Parti İl Başkanı neden tepki koymadı?

-Fiskos Masasında ne var? 

-Haftanın karikatüründe ne var?

-Laf Ebesini okumadan geçmeyin!
 

***

Geçtiğimiz günlerde, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunmuştu. Söz konusu paylaşımda, Sadıkoğlu’nun “meddah” bir “konuşması” vardı. Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun “temsil ettiği kuruluş”la, “şehrin ticareti”yle veya “esnafın kazancı”yla alakalı olmayan bu video, aslında bir “gazetecilik” konusuydu... 

Malatya’daki yıkım çalışmalarıyla ilgili kaleme aldığım bir yazıyı hatırlarsınız. O yazıda yıkım ve ayrıştırmayla ilgili meseleden bahsederken, Malatyalıların maruz kaldığı “asbestli toz bulutları”ndan bahsetmiştim. Asbesti anlatırken de yıkımlardaki özensizlik sebebiyle, Malatyalıların büyük sağlık problemleri yaşayabileceğine dikkat çekmiştim. Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun da yayınladığı videonun muhtevası, “feodal bir karekter”le, tam da bahsettiğim konulardan oluşuyordu. 

MTSO Başkanı Sadıkoğlu, söz konusu videosunda “Burası İnönü Caddesi, şehrimizin en ana caddesi. Tozunu dumanını hep birlikte teneffüs ediyoruz. Bir sürü insanın, kanser olacağını belirtmek istiyorum. ‘Şehir düzeldi bir şey yok…’ deyip, bugün tam sekiz aydır bir çivi çakmayanlar, İmaj oluşturup bu toza bir su dökmeyi bile beceremiyorsa, bu şehirde bu işi yapabilecek nitelikli insanlara ihtiyacımızın olduğunu gösteriyor. Özellikle yetkililere sesleniyoruz! Bu toz da dumanda, halkı perişan etmelerini arzu etmiyoruz. Bu reva değildir. Şehirde herkes işini gücünü yapsın…” ifadelerini kullanıyordu. 

Videoyu sonuna kadar büyük bir dikkatle izledim. Dolayısıyla, verilmek istenen mesajı da gayet iyi anladığım kanaatindeyim. “Bugün tam sekiz aydır bir çivi çakmayanlar imaj oluşturup, bu toza bir su dökmeyi bile beceremiyorsa, bu şehirde bu işi yapabilecek nitelikli insanlara ihtiyacımızın olduğunu gösteriyor…” cümlesinde, subliminal mesajlar olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemde haklı olduğumu da yakın zamanda göreceğimize kaniyim. Ata Sadıkoğlu’nun “Sekiz aydır bir çivi çakmayan” cümlesinde muradının, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan olduğu gün gibi aşikardır. Ayrıca “Bu işi yapabilecek nitelikli insan…”dan muradın da, Öznur Çalık olduğu sonucunu çıkarmamak için, siyasi havayı teneffüs etmemiş olmamız gerekir.   

“Mezkur cümlelerden bu sonuçları nasıl çıkardın? Neden Öznur Çalık? Neden Selahattin Gürkan?” şeklinde sorular sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte o soruların cevapları: 

1- Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın son seçimlerinde, Sadıkoğlu’nun en büyük destekçilerinden biri Öznur Çalık’tı. 

2- Sadıkoğlu, aynı seçimin akabindeki zafer konuşmasında(!), kendisine düşman bellediği Selahattin Gürkan’ı da hedef tahtasına oturtmuştu.

Çalık ve Gürkan’ı “birbirlerine düşman” gördüğüne inandığım Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” sözünün hakkını verme gayretinde olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Hülasa-i kelam; Sadıkoğlu, yayınladığı bu mesajla, Ak Partili yetkililere üstü kapalı bir şekilde mesaj vererek, Selahattin Gürkan’ın Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden “azlini” istiyor ve istemeye de devam edecek…

GÜRKAN MI?.. ÇALIK MI?..

Önümüzde bir yerel seçim var. Dolayısıyla dost meclislerinde de bol bol bu konuyla alakalı sohbetler oluyor. Yine bir mecliste konu dönüp dolaşıp yerel seçimlere geldi. Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla alakalı olarak iki ismin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu isimler de malum-u i’lam nevinden mevcut başkan Selahattin Gürkan ve Öznur Çalık’tır.  

Haliyle “Neden bu iki isim?” şeklinde bir soru yönelttim muhataplarıma. Aldığım cevap “Deprem görmüş bu şehri ayağa kaldıracak belediye başkanının, yukarıyla bağlantılar sağlaması, sözünün geçerli olması ve bakanlıklar nezdinde etkisinin olması gerekir. Ki kurumlar üzerinde etkili olup, Cumhurbaşkanı’nın da teveccühüne mazhar olsun…” şeklindeydi.

Aldığım cevabı biraz da ben detaylandırayım. Böyle biri, iyi bir ekip kurup, istediği kurumdan istediği kişiyi çekebilir. Böylelikle, herhangi bir kuruma gelen ve çalışan kişilerin, kendilerini yükseltebilme fırsatı da doğar. Böyle bir kişi gelirse, “Ben, Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne gidersem, orada kendimi ispatlarım. İleride müdür veya müdür yardımcısı olurum. Şansım artar. Daire başkanı olmam, işten bile değil…” der.

Gerçekten de Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na namzet iki kişinin de, yukarıda saydığım özelliklere sahip olduğunu görüyoruz. Bu iki kişiden herhangi birinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda sakil durmayacağı da aşikârdır. 

Yıkılmış, talan edilmiş, yağmalanmış, darma dağın olmuş bir şehirde, valiliği, emniyeti, jandarmayı ve hepsinin üstünde devleti ayağa kaldıracak güçte birinin belediye başkanlığı görevinde olmasının elzem olduğunu görmemek için, akli melekelerini yitirmek gerekir.

VALİLİK AÇIKLAMASINI, HALEN BEKLİYORUZ!..

Malatya’daki ağır hasarlı binaların yıkımlarıyla ilgili “iddialar”ı bir kaç kez yazdım. Ancak ne YİKOB’dan, ne de Valilik’ten herhangi bir açıklama gelmiş değil. Geçen hafta “Sükut ikrardan gelir” sözünü hatırlatmıştım. İddialara cevap verilmiyor olması, YİKOB’la ilgili “simsarlık” iddialarının doğruluğuna daha çok inanmamı sağlıyor maalesef. 

Konuyla ilgili hemen her gün yeni şikayetler alıyorum. Mesela vatandaş diyor ki; ”Geldi hafriyatın yarısını bıraktı. Geride kalanını kaldırmadı…” veya  “Geldi kendine yarayanı götürdü…”  Belediyeye “Adam hafriyatın yarısını burada bıraktı. Gelin buna ceza yazın…” diyenlere de denk geldim. Hatta bu durumu,Valiliğe, YİKOB’a şikayet edenler de var. 

Dün bir iddiaya daha denk geldim. Yıkım yapan firma yetkilisi “Kralı gelsin. Kimse bana ceza yazamaz! Ben böyle anlaştım. Ben böyle sözleşme yaptım.” diyormuş. 

Medyadan gördüğümüz kadarıyla Vali bey her gün bir yeri geziyor. Her gün bir başka köşeyi denetliyor. Ama ne hikmetse, valilik tarafından tek bir kelam edilmiyor. “Yıkım”larla, “moloz kaldırma”yla veya “yerinde ayrıştırma”yla ilgili tek kelam edilmedi maalesef. 

Hatırlanacağı üzere, geçen ay Yeşilevler’de patlatmayla yıkım gerçekleştirilmişti. O günden bugüne kadar, molozların kaldırılmasıyla ilgili bir çalışmaya denk gelmedim. 
Malatya’daki bu durumu, siyasilerimizin birbirleriyle olan kopukluğuna ve bürokratların da kimseye hesap vermemesine bağlıyorum. Koordinasyon bozukluğuna bir de basının duyarsızlığı ilave edilince, böylesine nahoş manzaralar ortaya çıkıyor. 

Tepkiler “duyulmuyor”, olumsuzluklar “görülmüyor”, sıkıntılar “hissedilmiyor”. 

Sonuç olarak, sayın Valimize yeniden sesleniyorum: Lütfen bu konularla ilgili bir açıklama yapın…

EMNİYET, NEDEN TEDBİR ALMADI?.. 

Siyonist İsrail, günlerdir Gazze’yi bombalıyor. Günlerdir milyonlarca Filistinli’ye eziyet ediliyor. Kadın-Çocuk demeden, onlarca Filistinli şehit edildi. Yüzlercesi de Siyonistin saldırısını bekliyor. Ülkemizi yönetenlerin üst perdeden kınama mesajları ve yaptığı görüşmeleri izliyoruz. Sade vatandaşın elindeki silah ise, sadece protesto gösterileri. O nümayiş ve protestoların bir kısmı da, Malatyamızda gerçekleşti. 

Günler öncesinden belediyenin arkasında mitingi olacağı, akabinde konvoy olacağı duyuruldu. Bütün sivil toplum kuruluşları ve siyasilerin destek vereceği açıklandı. Sonuç olarak, 10.000’e yakın insan, yüzlerce araçla geldi. Konvoy yapılacağı da söylendi. Tabiri yerindeyse, 3-5 tane polis gönderilmiş bu organizasyon için. Güvenlik alınmamıştı, hem konvoy için, hem de miting için. Konvoy olacaksa, emniyetin güzergah üzerinde, tedbir alması gerekmez mi? 

Bu arada bu yetersizliği gören ve orada bulunan, Ak Parti İl Başkanı’nın da tepki koyması gerekmez mi?

İhsan Koca ve İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak gibi milletvekilleri de oradaydı. Belediye başkanları ve diğer siyasiler de alandaydı. Bunların hepsi bu keşmekeşi görüp, tepki göstermeleri gerekiyordu.

FİSKOS MASASI 

- Battalgazi Belediye Başkanlığı için Pütürge’nin eski Belediye Başkanı Mehmet Polat, Ak Parti’den aday adayı olacakmış

- AFAD’ın Malatya’daki müdürü görevden alınacakmış.

- İnönü Üniversitesi’nde rektörlük için geri sayım başlamış.

- Muhafazakar kesim, Milli voleybolcu Melisa Vargas’ın Malatya’ya gelişinden rahatsızmış.

- Ak Partili, il ve ilçe belediye başkanlarının tamamı değişecekmiş.
 
- Pazar günü yapılan mitingde, Filistin Bayrağı taşıyanlar, Malatya Park AVM’ye alınmamış.

- Ak Parti, Mustafa Katipoğlu’na Doğanşehir Belediye Başkanlığı’nı teklif etmiş. Katipoğlu ise Yeşilyurt’u istiyormuş. 

- Aday adaylığı konusunda, Yeniden Refah Partisi’ne, Malatya’nın tüm ilçeleri için, yapılan müracaatlarda, yoğunluk yaşanıyormuş.

LAF EBESİ:

Ben yazacağım, bazıları kıskanacak. Onlar kıskanacak, ben yazmaya devam edeceğim. Sonrasında, üzerlerinde “bin bir defo” olduğu halde, bana itibar suikastı yapmaya yeltenecekler. Güya bununla etki alanımı azaltmaya çalışacaklar. Ben de durmayıp, yine yazacağım. Bre gafil beyinsizler. Ben odaklı düşüneceğinize, memleket odaklı düşünüp, bir şeye yaramak varken; sanki memlekette hiç bir şey olmamış gibi, ben odaklı yazmanız, sizin ilkesizliğinizi tescilliyor! Bunun farkında mısınız? 

Unutmayın!.. Altın, çamura düşmekle değerinden bir şey kaybetmez.

Selam ve dua ile
Fiemanillah