Şevket Keskin Meşalecilerden korkuyor mu?
15 Ocak 2018, Pazartesi 05:30
YÂD-I CEMÎL...
Haberiniz oldu mu bilmiyorum ama, İnönü Üniversitesi'nin eski rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik “Yadımda kalanlar” isimli bir kitap yazmış. Yazmış yazmasına da kitapta bir şeyiya unutmuş ya da yazamamış!..
Yukarıdaki sözlerimi şöyle izah edeyim:
Bundan birkaç gün önce, Turgut Özal Tıp Merkezi (TÖTM)'yle ilgili ulusal medyaya bomba gibi bir haber düştü. Haberde 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın isimlerini taşıyan müzelerdeki 5 parça kişisel eşyanın çalındığı iddia ediliyordu. Bu haberi okuyunca, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ile TÖTM Başhekimi Prof. Dr. Hakan Parlakpınar'ın telafisi ve izahı mümkün olmayan bir ihmali olduğunu düşündüm.
Büyük bir üzüntüyle bu eşyalar sahip çıkamadıklarına içerledim. “Sorumluluklarında bulunan müzelerdeki hatıralara sahip çıkamayan kişiler, üniversiteye ve tıp merkezine nasıl sahip çıkacak?” diye de endişelendim. Bu olumsuz hadise zihnimi kemirdi. Yazık olacaktı iki bilim adamına. Belki de bu işi gurur meselesi yapıp istifa ederek; İnönü üniversitesi ve TÖTM tam toparlanmak üzereyken yine sıkıntıya girecek, yine mahzun günlerine dönecekti.
Ben bu fikirlerle cebelleşirken, bir başka haber, ajanslara düştü. Cemil Çelik'in kitabında okumamız lazım gelen mesele rötarlı bir şekilde karşımdaydı. Prof. Dr. Ahmet Kızılay, söz konusu eşyaların kayıp olduğunun farkına varılmasıyla ilgili açıklama yapmıştı. Meğer merhum iki cumhurbaşkanımızın emanetleri, rektör Cemil Çelik zamanında kaybolmuş. Rektörlük devir-teslimi yapılırken fark edilmiş. Soruşturma sürüyormuş.
Fakat ne hikmetse bu olay, Cemil Çelik'in yâdında kalmamış...
KESKİN'İN İFADELERİ KORKUDAN MI, YOKSA METAL YORGUNLUĞUNDAN MI?
ESOB başkanı Şevket Keskin, yine gündem olmayı başardı(!). Başardı başarmasına da, hata üstüne hata yaparak başardı(!). Bir yandan “Cumhurbaşkanına anlatacağım” edebiyatı yapan Şevket Keskin; diğer taraftan Meşale Derneği üyelerine “Şelaleciler” diyerek ya birilerine sopa göstermeye çalıştı ya da sürç-ü lisan etti. Veya “Meşale” derneğine “Şelale” diyerek hukuki sorumluluktan korktu. Her ne ise...
Sözün burasında biz de soralım:
Kim bu Şelaleciler?
Ne zaman çıktı bu Şelaleciler?
Şelalecilerden kastınız Meşale Derneği mi?
Bu dernek, illegal bir dernek mi ki; bunların belediyelerde kümelenmesini Cumhurbaşkanına şikayet edeceksiniz?
Eğer FETÖ ile eş değer böyle bir yapı varsa ve belediyelerde kümeleniyorsa neden şimdiye kadar beklediniz?
İstediğiniz zaman Cumhurbaşkanına ulaşabiliyor musunuz?
Hem Cumhurbaşkanına iletmeden önce; kamuoyu ile paylaşmanızda ne gibi bir beis var?
Meşale'ye Şelale diyerek herhangi bir korkunuz olduğunu mu ima etmeye çalışıyorsunuz? (Eğer böyleyse, Cumhurbaşkanına direkt ulaşabilen bir kişiyseniz korkunuzun kaynağı ne?)
Ya da boşboğazlık mı ettiniz?
Sonuç olarak, sizde metal yorgunluğu olma ihtimali var mı?
HANGİ VEKİL, NE CEVAP VERİR?
Malatya'yla alakadar olmaya çalışan ve Malatya siyasetinde var olduklarını Ankara-Malatya arasında mekik dokuyarak izhar etmeye gayret gösteren iki vekil var. “Kim bunlar?” diye bir soru sorsak Malatya'nın resmi vekillerine; hangi vekil ne cevap verir?
SÜLEYMAN, ne zaman nereden ESER bilinmez?..
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Darende Belediye Başkanı Süleyman Eser'e soruyor: “Süleyman neler yapıyorsun?”
Süleyman Eser cevap veriyor: “Efendim Balkanlara gittik; herkes sizden bahsediyor ve sizin mazlumların lideri olduğunuzu söylüyorlar”
Cumhurbaşkanı tekrar soruyor: “Onu biliyoruz Süleyman, sen neler yapıyorsun? Mesela TOKİ'yi ne yaptın?”
Süleyman Eser cevap veriyor: “Kem-küm”
Yukarıdaki bu diyaloğu yazma sebebime gelince; Darende Belediye Başkanı Süleyman Eser; Cumhurbaşkanından aldığı ikazın farkında değil anlaşılan. Halen hatalı işler, ufak tefek hesaplar peşinde. Okuyucularımızdan biri “Murat bey, sizin haber sitenizde Darende belediye başkanı Süleyman Eser'in ihtiyaç sahibi çocuklara dağıttığı elbise haberini okudum. Lütfen o çocukların fotoğraflarını afişe ederek rencide etmeyin”
Okuyucumun ikazını duyunca biraz da üzülerek iç geçirdim: “Ah Süleyman Ah...”
BELEDİYELERDE BAYAN PERSONEL KALMADI MI?
Hazreti İsa (a.s)'nın doğum günü olduğu iddia edilen miladi yılbaşının ilk dakikalarında bazı Belediye başkanları, hastanelerin doğum servislerinde yatan hastaları ziyaret ediyorlar. “Yılın ilk bebeği” veya “Hoş geldin bebek” adı altında bazı fotoğraflar çektiriliyor. Dinimizde ve örfümüzde bu hareketlerin yanlış ve nahoş olduğunu buradan hatırlatmak isterim. İlla hediyeverilecekse belediyelerin bayan personeli bu işi yerine getirse daha iyi olmaz mı? Başkasının mahreminin içinde bulunduğu nahoş görüntüler niye afişe edilir? Akıllı, mantıklı bir izahı olan beri gelsin.
HEM MHP'Lİ, HEM DE “MENZİL MÜNTESİBİ” İMİŞ?..
Daha öncede bu satırlarda bahsettiğim “Kripto FETÖ'cü savcı” vardı… Hani 15 Temmuz öncesinde Tahşiye Kumpası'nın mağduru Mehmet Doğan'ın doktorunu tehdit eden savcı. İşte o savcı 15 Temmuz'dan sonra, MHP'li olduğunu ve menzil cemaatine müntesip bulunduğunu sağda solda yayıyordu.
Peki siz o savcının “oruçtutmadığını” biliyor muydunuz?
Selam ve dua ile
Fiemanillah