Sezai Hoca ve ekibine, ciğerden bir teşekkür daha!..

Malatyamızın gururu merkezimizde hangi başarılara imza atılıyor?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Malatya’daki başarı için ne dedi?

“Prof. Dr. Sezai Yılmaz ile görüşmem neticesinde aldığım notları” siz değerli okurlarımla paylaşıyorum. 

CHP’li Ağbaba nasıl bir “vefasızlık örneği” sergiledi?

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın hangi duruşuna itiraz ediyorum?

Mustafa Türker, başarılı mı?..

İddiaların doğruluğu veya yanlışlığıyla ilgili herhangi bir açıklama gelecek mi?

Malatya’da devam eden yıkımlar sebebiyle nasıl “mağduriyetler” yaşanıyor?

Depremzedeler, mahkemeye başvururken neye dikkat etmeli?

Fiskos Masasında ne var?

Haftanın karikatüründe ne var?

Laf ebesini okumadan geçmeyin!

***

Kahramanmaraş merkezli depremlerle büyük bir afet yaşayan Malatya’da, onlarca olumsuzluklara rağmen, güzel haberler alıyor olmak, yüreğimize bir nebze olsun “su serpiyor”. Malum olduğu üzere, İnönü Üniversitemize bağlı Turgut Özal Tıp Merkezi’nin karaciğer nakliyle ilgili haberlerini okuyoruz yıllardır. Profesör Doktor Sezai Yılmaz hocamızın öncülüğündeki ekibin, başarıları göğsümüzü her daim kabartıyor. Merkezin, karaciğer nakli konusunda Avrupa’da birinci, dünyada ise ikinci merkez olma özelliğini büyük bir gurur ve heyecanla hemen her yerde “haykırasım” geliyor. 

Önceki gün karaciğer nakliyle ilgili bir haber düştü ajanslara. Malatyamızın gururu merkezimizde 5’li çapraz karaciğer nakli gerçekleştirilmiş. Haberini hazırlayıp servis ettiğimizde bir de baktım ki, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bu başarıyı takdir ve tebrik eden bir sosyal medya paylamışında bulunmuş. Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Nakil Enstitüsü, dünyada bir ilke imza atarak 5’li çapraz karaciğer naklini gerçekleştirdi. Enstitü, bu başarısı ve uyguladığı yöntem sayesinde tıp literatürüne girdi. Hocalarımızı ve tüm ekibi tebrik ediyoruz. Bilindiği gibi, Türkiye karaciğer naklinde Avrupa'da birinci, dünyada ise ikinci sırada yer alıyor” ifadesini kullanmış.  

Şahsen tanıdığım ve takdir ettiğim Prof. Dr. Sezai Yılmaz ve ekibiyle ilgili “Ciğerden teşekkür” ettiğim yazılarım vardır. Önceki gün yaşanan bu gelişmeyle ilgili Sezai hocayı arayıp tebrik ettim. Kendisiyle konuşurken, karaciğer ve nakliyle ilgili gelişmeleri de aktardı. Ben de kendisinden izin isteyerek verdiği bilgileri not ettim. Aldığım notları buradan aktarmamın toplum yararına bir iş olacağını düşünerek, notlarımı sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim. İşte aldığım notlar: 

- Günümüzdeki gerek karaciğer ve gerekse böbrek hastalıklarının bir çok sebebi olabilir. Karaciğer için; Karaciğer kanseri, hepatite bağlı siroz, doğuştan gelen bazı hastalıklar veya yağlanmaya bağlı karaciğer hastalıkları olabilir. Bunlarda gelinen son noktada ki biz buna son dönem karaciğer hastalığı diyoruz. Tek tedavi yöntemi, karaciğer naklidir.

- Fakat karaciğer nakli için organ gerekir. Bu organ ölülerden alınabilir.  Kültür, gelenek veya dini sebeplerle organ bağışında çok çok düşük bir orandayız. Avrupa’daki organ bağışıyla ülkemizdeki arasında 10 da 1 gibi büyük bir ara vardır. 

- Hastalara bu organı sunamadığımız için başka yolları araştırıyoruz. Bu işi çözmek için, canlıdan canlıya karaciğer nakli yöntemini uyguluyoruz. Doğu ülkelerinde Japonya, Kore, Hindistan ve Çin’de bu yöntem oldukça fazla kullanılıyor. Bir insan hasta olduğu zaman, yakınlarından alınan bir parçayla sağlıklarına kavuşturuluyor.

- Hasta, yakını verici olarak geldiği zaman, vericinin uygun olup olmadığı yüzde 30 veya 70 oranında söz konusu değil. Bu uyum söz konusu olmadığı zaman, kişi yine organa ulaşamıyor. Hastalığıyla devam ediyor ve ölüme mahkûm oluyor.

- Ya da uyumsuz bir vericin var. Ama buna rağmen “Uyumsuz da olsa karaciğer nakli yapayım” denilirse, buna da kan grubu uyumsuz karaciğer nakli deniliyor. Bu nakil de Japonya veya Kore’de zaman zaman yapılmış. Amerika veya Avrupa son derece isteksiz ve sonuçlarda çok iyi değil. Çünkü, bu nakille birlikte bir sürü komplikasyon da beraberinde geliyor.

- Çözümün ne olduğunu sorguladığımızda, “çapraz nakil”ler devreye giriyor.

- Bir hastanın vericisi kendisine uygun olmayabilir. Ama başka bir hastaya uygun olabilir. Bir de öteki hastanın vericisi de, bu hastaya uygun olmayıp başka bir hastaya uygun olabiliyor. Bu basitçe ikili çapraz nakil anlamına gelir.

- Dünyada ikili çapraz nakiller yapılmış. Sonuç olarak görülmüş ki; en fazla yapılan transplantlar yüzde bir buçuk artırılabiliyor. O zaman çoklu çapraz karaciğer nakilleri devreye giriyor.

- Çoklu çapraz karaciğer nakilleri kolay bir iş değil. Yani hastayla vericisinin arasında uyumsuzluk sadece kan değil. Örneğin kişide kalan karaciğerin yetersiz olması. Örneğin anatomik yapıların uyumsuzluğu. Bir sürü uyumsuzluk sebebi var. 

- Çaprazlanması, basit bir iş değil. 2 Türk profesörün bulduğu bu formül sayesinde 3’lü, 4’lü ve 5’li karaciğer nakilleri, hatta 6’lı çapraz nakil olabiliyor. Bu formülasyon, son derece önemli. Bunu elle kafayla, yapmak çok basit bir şey değil. Yapılan şey, uyumsuz vericisi olan hastaları ve vericilerini bir havuza koyuyoruz. Bu havuz matematik profesörleri tarafından değerlendiriliyor. Formülasyona tabi tutuluyor. Uygun bir çaprazlaşma ortaya  çıktığı zaman, bize bildiriliyor ve biz bir şekilde bu çapraz nakilleri  gerçekleştiriyoruz. 

- Şimdiye kadar, ikili çapraz nakillerinin dışında ikililer çok genişletmiyor bu olayı Malatya’da 10 tane ikili çapraz karaciğer nakli yapıldı. Bu çok fazla bir oran değil. Dünyada şimdiye kadar, 8 tane üçlü karaciğer nakli yapıldı. Bunlardan biri Pakistan’da, biri de Hindistan‘da yapıldı. Ondan sonraki 6 tane üçlü çapraz karaciğer nakli Malatya’da yapıldı. Yani 8 tane üçlü karaciğer naklinin sadece ikisi dünyanın başka bir yerinde, altısı ise Malatya’da yapıldı.

- Dünyada, şimdiye kadar 4 tane dörtlü çapraz karaciğer nakli yapıldı Bunu büyük bir gururla söyleyebilirim 4’ü de Malatya’da yapıldı. Dünyada bir ilki gerçekleştirip 5’li çapraz nakli yaptık.

- Çapraz karaciğer nakilleri, uyumsuz canlı vericinin önünde en büyük buluşlardan bir tanesi gibi görünüyor. 

- Şunu çok rahat söyleyebilirim ki; Çapraz karaciğer naklinin başkenti Malatya’dır. Dolayısıyla uyumsuz vericisi bulunan, hastaları Malatya bekliyoruz.

Yukarıda aldığım notlara da bakacak olursak; Malatya’da büyük bir başarıya imza atılmış durumda. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası büyük bir afetin yaşandığı Malatya’da, ayakta duran doktorlarımızı, öğretim üyelerimize tebriklerimi iletiyor, Prof. Dr. Sezai Yılmaz ve ekibine bir kez daha ciğerden teşekkür ediyorum.

VEFASIZLIK ÖRNEĞİ, VELİ AĞBABA!..

Hazreti Ali’nin “Kimseden vefa görmesem de, vefa göstermeye devam edeceğim…” şeklinde bir sözü vardır. Bu söz; Bir kişilik, bir karakter, bir onur ve bir dik duruşun dışa vurumudur. Vefa sadakat ve vefa ahde karşılıktır. Hazmetmektir, vefa… Menfaat gözetmeksizin, dostluğu muhafaza etmek adına, gereken fedakarlığı yapmaktır vefa... 

Yukarıdaki sözleri sarf etmemin sebebi, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın “duruşuna itirazım”dır. Siyasi hayatının en parlak dönemini, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında yaşayan Veli Ağbaba, partisindeki en önemli görevlerden biri olan, genel başkan yardımcılığı yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu, sözüne itimat ediyordu. Veli Ağbaba’nın, kendi siyasi ikbalini düşünerek yaptığı atraksiyonlarına tahammül ediyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyaset sahnesinde kan kaybetmeye başlamasıyla, önce Ekrem İmamoğlu, ardından da Mansur Yavaş isimleri ortaya çıktı. Bu iki isim muvaffak olamayınca, Özgür Özel sahne aldı. İşte tam bu sırada, Veli Ağbaba da sinyali almış olacak ki; anında “U dönüşü” yaparak, Kemal beye sırtını döndü. 

Şimdi CHP’de yeni bir genel başkan var. Eski genel başkana vefasızlık gösterenin yenisine de aynı şekilde davranmayacağı ne malum?… Samimi görünüp, menfaat söz konusu olunca “U dönüşü” yapanları, daha önceleri de gördük. Biz gördüysek, yeni genel başkan da görmüştür. CHP siyasetinde “U dönüşü” yapanların nelere maruz bırakıldığını da biliyordur herhalde?.. 

MUSTAFA TÜRKER, BAŞARILI MI?..

AFAD Malatya İl Müdürü Mustafa Türker’i, tebrik(!) etmek gerekiyor. Düşünsenize, onun döneminde Malatya iki tane afet yaşadı. Biri Sivrice merkezli deprem, diğeri de Kahramanmaraş merkezli büyük afet. Sivrice depreminde Doğanyol ve Pütürge, büyük hasar görmüştü. Kahramanmaraş merkezli afetlerde ise, Malatya’nın bina stoğunun büyük bir bölümü yerle bir oldu. 

Hem Sivrice, hemde Kahramanmaraş depremleri sonrasında başarısız olduğu belirtilen ve buna rağmen il müdürlüğü koltuğunda oturmaya devam eden Mustafa Türker, yerinden kımıldamamakta kararlı gibi görünüyor. 

Haber merkezimize gelen ihbarlara göre; Mustafa Türker’in, altında çalışanı rahatsız, üstündeki amiri rahatsız, şehrin basın mensupları rahatsız, siyasetçileri ile milletvekilleri de rahatsız. Hatta bu rahatsızlıklar AFAD Başkanlığı’na da götürülmüş durumda. 

İddiaların doğruluğu veya yanlışlığıyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmaması da, ayrı bir muamma.  

MAHKEMEYE BAŞVURURKEN, DAHA DİKKATLİ OLUN!..

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı görevlileri tarafından sahada çalışmalar yapılmış ve Malatya’da bulunan binaların hasar durumları tespit edilmişti. Yapılan tespitler, “Hasarsız”, “Az Hasarlı”, “Orta Hasarlı”, “Ağır Hasarlı” ve “Acil Yıktırılacak” şeklinde sınıflandırmalar yapılmıştı. Bu tesbitlerde acil yıktırılacaklar ile ağır hasarlı olanların ihaleleri yapılıp, yıkımlarına başlanmış, halen devam eden yıkımlar sebebiyle bazı “mağduriyetler” yaşandığıyla ilgili haberlerden bahsetmiştim. 

Beni takip edenlerin de malumu olduğu üzere, yıkımlarla ilgili bir çok yazı kaleme aldım. Yaptığım haber ve yorumlarda yıkımların zamanı ve şekliyle ilgili eleştirilerim oldu. Bildiğiniz gibi haber merkezimize onlarca ihbar geliyor. Kimisi yıkımların yapılış tarzıyla ilgili oluyor kimi zamanlamasıyla, kimi de gereksizliğiyle ilgili tartışmaları barındırıyor. İmkanımız nisbetince elimize geçen iddiaları araştırıyor, bunlarla ilgili yazılar yazıyoruz.

Daha önce de belirttiğim gibi binası için yapılan tespitin hatalı olduğunu düşünen vatandaşlar, İdare Mahkemelerinin yolunu tutmuş durumda. Tesbit ya da yıkım işlemlerinin iptalini istiyordu. Ancak bu iptal veya durdurma kararların çıkmasının zaman aldığını birçok yıkımın mahkeme kararlarını beklemeden gerçekleştiğini de aktarmıştım. 
Konuyla ilgili olarak önceki gün bir bir bilgiye denk geldim. Binanın hasar durumu ve yıkımlara yapılan itirazlarla ilgili vatandaşları uyaran bilgide, dava açmanın tek başına yıkımı durdurmak için yeterli olmadığı, yıkım işleminin durdurulması için “Yürütmenin durdurulması” kararının verilmesi gerektiği aktarılıyordu. Ayrıca, mahkemenin yürütmenin durdurulması kararı verebilmesi için ise, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğmasının ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olduğunun anlaşılması gerektiği ve bu iki şartın muhakkak birlikte gerçekleşmesinin zaruri olduğu belirtiliyordu.

Dikkatimi çeken haberin detaylarında ise, Dava açmak isteyen vatandaşlara, yürütmenin durdurulması kararını hızlı alabilmeleri için davadan önce Malatya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak taşınmazının bilirkişiler marifetiyle durumunun tespit edilmesini istemelerini ve bu dosyalara sunulacak raporların lehlerine olması halinde bu raporu da sunmak kaydıyla idari dava açmaları öneriliyordu. 

Sonuç olarak, vatandaşlara acizane tavsiyem; önce yürütmenin durdurulmasını istemeleri, ardından da tesbitin iptalinde ısrar etmeleri yönündedir. 

FİSKOS MASASI:

- Ak Parti’den aday adayı olacak kişiler, aday gösterilmedikleri taktirde; Yeniden Refah Partisi’nde aday olmayı düşünüyormuş.

- Bazı aday adayları, kendilerini nüfuzlu göstererek, Yeniden Refah Partisi üzerinden Ak Parti’yi tehdit ediyormuş.

- Veli Ağbaba, yeniden CHP Genel Başkan Yardımcısı olacakmış. 

- İsrail’in Gazze’deki soykırımına tepki olarak Kürecik Üssü’nün kapatılması isteniyormuş. 

- İncirlik Üssü’ne protesto için, büyük bir konvoy, Malatya’dan yola çıkmış.

- Üniversite öğrencilerinin yemek ve barınma sorunlarına el atılması gerekiyormuş.

- Şehir merkezinde halen ezan sesi yokmuş.

- Fahiş kira fiyatları, vatandaşı yormaya devam ediyormuş.

- Yeni valimizin çalışma performansı, beğeniliyormuş.

- Filistin ve Kudüs temalı konferanslar için, her 2 üniversitemiz ve Büyükşehir Belediyemiz göreve çağırılıyormuş. 

- İnönü Üniversitesi’nde, özellikle de tıp merkezinde yaşanan “Hoca göçü”ne dur diyecek isimler aranıyormuş.

-Esenlik marketler zincirinde, İsrail mallarının satışı durdurulmuş.

LAF EBESİ:

Siyaset çok kirlendi. Zaten insafsızdı, şimdilerde ise zalimleşti. Herkes, herkesi gammazlıyor, ispiyonluyor ve kuyusunu kazıyor. Belgeler havalarda uçuşuyor. Aleyhte olanlar, birer birer ibraz ediliyor. Bugünlerde “Rakibine itibar suikastı yapan siyasetçi, en başarılı(!) siyasetçidir” denilirse şaşırmam…

Selam ve dua ile
Fiemanillah