Şikayetim var!

Yaşadığımız büyük felaket şehrimizi, dostlarımızı, komşularımızı, ailemizi yurdun dört bir yanına savurdu. Fakat vefat eden yakınlarımızın kabirlerini,  harap olmuş evlerimizi, doğduğumuz/büyüdüğümüz diyarları geride bırakamadık. Hayatımızı yeniden inşa edelim, şehrimizi yeniden canlandıralım diye geri döndük. Yetkililerin cömert ve duygulu vaatleri insanları umutlandırdı. Her şeye yeni baştan başlayalım düşüncesi oluşturdu. Seçimler geçti, cömert vaatlerin yerini yükümlülükler aldı. Hasarlı evler tekrar, tekrar kontrol edildi. Her kontrolde durumları değişti. “Orta hasar kabul etmiyoruz, ya ağır ya az hasar olacak. Az hasarlıların dışındakiler yıkılıp yenisi ve daha güvenlisi yapılacak” denildi, fakat itiraz sonucu yapılan evlerin bir kısmı orta hasara döndü. İlk gariplik burada zaten. Madem hepsi yıkılacaksa neden bunların hasar düzeyi değişti ki. 

Ardından bekleyiş, bekleyiş. Ha bugün ha yarın, ha bu seçim, ha o seçim derken orta hasarlı yapılar ile ilgili zor bela bir açıklama yapıldı. 20 seneden daha genç olan yapılar performans testleri sonucu güçlendirilebilir denildi. Piyasa hareketlendi, her yerde performans analizcileri, güçlendirmeciler çıktı. Site sakinleri toplanmaya çalıştı, kimileri konuşarak kimileri kavga ederek anlaştı. İnsanlardan bir ton para toplayıp analizler yaptırdık. Hoop, bu sırada Çevre Şehircilik Bakanı değişti. Kahramanmaraş ziyaretinde, orta hasarlıları da yıkacağız, diye bir açıklama ortalığa yayılınca tekrar başa döndük. Bizim bu tutarsızlığımız Gayretullahı da kızdırmış olacak ki altı ay sonra 5,3 artçı herkesin hafızalarını tetikledi. O gece Malatya otogarında yer bulunamadı. Malatya’ya geri dönenler bin pişman gerisin geriye döndüler. 

Mart ayında Malatya Valiliği'nin açıklamasına göre Malatya’da ağır hasarlı bina sayısı 4947, orta hasarlı 413’dü.  Temmuz ayında ağır hasarlı bina sayısı 36 bin oldu.  Orta hasarlılar 2490’a çıktı.  Aradaki dev farka dikkatinizi çekerim. Hata dediğin üç beş fark olur. 

Yine yapılan açıklamalara göre Malatya’da bina stoku 171.153 ‘müş. Bunların 45.668’inin ağır, orta kategoride yıkılacak diye haber yapılmış. Tutmayan sadece Matematik mi hayır! Akıl ve iz’an.  Bu hesaba göre Malatya’nın üçte birine yakının yıkılması lazım. Bu arada geçen altı ayda yıkılmasına karar verilen binaların binde ikisi kadar yıkılabilmiş bunu da hatırda tutalım.  

Tamam, bu millet sevgisini ve güvenini hesap rakamlarına göre yapmıyor, hatta hesap mesap da bilmiyor. Ama siz de mi?

Şimdi, performans analizi ile evlerinin yıkılmayı gerektirmeyecek kadar sağlam olduğuna kanaat getirenler, kışın ağzına ilerlerken, okulların açılmasına bir ay kalmışken evlerinin tadilatını yaptırıp bir an önce yaşadıkları ağır sıkıntılara son vermek her şeyi geride bırakmak istiyor. Fakat ne performans analizlerini değerlendirerek tadilata izin verecek birimler, ne vaad edilen kredileri verecek bankalar ne de derdimize cevap verecek merciler belli. Koskoca bir yaz leyleğin ömrü gibi geçip gidi verdi. 

***

[1] http://www.malatya.gov.tr/malatya-valiligi-basin-duyurusu-07032020

[1] https://www.aa.com.tr/tr/gundem/depremlerden-etkilenen-malatyada-36-bin-agir-hasarli-bina-yikilacak/2935646

[1] https://www.malatyasoz.com/malatyada-kac-bina-yikilacak-136613-haberi

[1] https://www.malatyasoz.com/malatyada-kac-bina-yikilacak-136613-haberi

Malatya’nın dört bir yanına arpa gibi saçılmış yüzlerce boş “iş yeri” konteynırları görmüşsünüzdür. Alan içine bir sandalye, kimi bir masa koymuş kimi bir isim yapıştırmış camına. Gerisi yok. Muhtemelen burada iş yapamayacağına kendisi de kanaat getirmiş, fakat ihtiyaten güç bela eline geçen bu “dükkanı” da kaybetmek istememiş. Malatya artık boş evler, boş konteynır dükkanlar, boş gönüller, boş umutlar şehri haline geldi. İnsanın Mahzuni’nin “Mevlam bana ömür vermiş boşu boşuna …” türküsünü avazı çıktığı kadar söyleyesi geliyor. 

Her site kendi içinde ikiye üçe ayrılmış. Tadilat/güçlendirme ile evinde bir an önce oturmak isteyen, imkanları kısıtlı umutsuzlar. Yıktıralım devlet bize senenin sonuna kadar TOKİ’den bedava, sapa sağlam konut verecek diyen ütopikler. Yerinde dönüşelim, hem yerimiz hem de evimiz bizim olur deyip eskilerin kooperatif meraklıları. 
Hatırlatalım yeniden bir müteahhitle anlaşarak yapmayı planladığınız bu dönüşmede maddi yükün dörtte üçü manevi yükün tamamı sizin üzerinizde. Bu bir nevi “kooperatif” ile sadece evlerin değil sabrınızın, paranızın, diğer ortaklarla olan ilişkilerinizin ve sevgili müteahhidinizle olan sözleşmelerinizin de sürekli dönüşme ihtimalini göz ardı etmeyin. Başka alternatifi olmayanlara söyleyecek bir söz yok maalesef. 

Son söz olarak yetkililerden halimizi anlamalarını bize viranelerin içinden seslenmelerini bekliyoruz. Yazık oluyor memleketimize. Büyük bir umut ve gayret içinde geri geldik, heba etmeyin bunu.