Sorulması-Sorgulanması gerekenler var!..
20 Şubat 2023, Pazartesi 12:42
-Hasar tespit çalışmaları nasıl yapılıyor?
-Bu kadar çok ve şiddetli sarsıntıların olduğu Malatya’da tehlikenin farkında mısınız?
-Hasar tespit çalışmalarının zamanlaması sağlıklı olabilir mi?
-Fuzuli Caddesi'ndeki bina ile ilgili iddialar doğru mu?
-Çekiçle hasar tespiti yapılabilir mi?
-Soruların cevabını verecek bir babayiğit var mı?
-Bostanbaşı'na bakınca ne görüyorsunuz?
-Sağlıkçıları düşünen yok mu?
-Memleketi terk eden yöneticiler kimler?
***
Malatya merkezli depremin ardından, kentteki bazı binalarda ve cami minarelerinde yıkılma tehlikesi yaşandı. Fuzuli Caddesi'nde, Kahramanmaraş merkezli depremlerden hasar gören ve boşaltılan 4 katlı bir bina, 4,7 büyüklüğündeki depremin ardından öne doğru yattı.
Bugünkü yazıma, yukarıdaki haberle başlamak istedim. Çünkü, öne doğru yatan binanın "az hasarlı" olarak kayıtlara geçtiğiyle ilgili bir iddia var. Bu iddianın doğruluğu veya yanlışlığıyla alakalı resmi bir teyit alamadım. Ancak, yine bölgede bulunan bina sahiplerinin bazı iddialarını da ilave edip, ardından da televizyonlarda gördüğüm hasar tespit çalışmalarını düşününce, maalesef iddiaların doğruluğuyla ilgili bir kanı oluştu bende.
ÇEKİÇLE HASAR TESPİTİ YAPILABİLİR Mİ?
Daha dün bir vatandaşın sosyal medya hesabında bir paylaşımına denk geldim. O vatandaş, "90 dairenin bulunduğu sitemizde yapı denetim ekipleri, 15 dakikada teknolojik hiçbir sisteme gerek duymadan, ellerindeki çekiçle binamıza az hasarlı raporu verdi" diyordu. Gerçekten de televizyon kanallarında denk geldiğim hasar tespit ekiplerinin yaptığı çalışmalarla ilgili haberde de, ekiplerin elinde sadece bir çekiç görmüştüm. Mühendis değilim, çekiçle hasar tespiti yapılıyorsa, bununla binanın sağlamlığı veya çürüklüğü tespit edilebiliyorsa, ne âlâ (!).
GÜNLÜK 300-500 ARTÇININ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRSEK!..
Hasar tespiti konusunda aklıma takılan bir başka konu da, bildiğim kadarıyla yaşanan büyük depremlerin artçı sarsıntıları bir müddet devam edecek. Bunun süresini veya şiddetini bilecek ilme de sahip değilim. Düz mantıkla düşünüyor ve endişemi dile getirmek istiyorum. Artçı depremlerin halen devam ettiği bölgede, hasar tespit çalışmaları, biraz aceleye getirilmiş gibi geldi bana...
AFAD'ın açıklamalarına baktığımız zaman, Kahramanmaraş'taki depremlerin akabinde bölgede günlük 300-500 artçı sarsıntı oluyor. Bunların bir kısmı da 4 veya 5 şiddetindeki artçılar. "Bu kadar çok ve şiddetli sarsıntıların olduğu bölgede yapılacak hasar tespit çalışmalarının zamanlaması sağlıklı olabilir mi?" diye sormadan edemiyorum. Binaya "Hasarsız raporu" verilse, 4'lük veya 5'lik artçı sarsıntı sonucunda, az hasarlı binaların, ağır hasarlı duruma geçme ihtimali oldukça yüksek. "Az hasarlı" raporu verilmişse de "Ağır hasarlı" olacaktır büyük ihtimalle.
CEVAP VERECEK BABAYİĞİT ARIYORUZ...
Bu soruların cevabını arıyor veya yapılanları ben sorguluyorsam, günlerdir depremle yatıp kalkan bölge insanı neleri sormaz, neleri sorgulamaz? Onlar da soruyordur "Çekiçle hasar tespiti yapılır mı?” Ya da "Artçı sarsıntıların sıklıkla yaşandığı bir ortamda, hasar tespit çalışması yapılır mı?" diye.
Bu sorular, cevabını verecek bir babayiğit arıyorlar belki de.
BOSTANBAŞI'NA BAKINCA NE GÖRÜYORSUNUZ?
"Sorular" demişken, bir başka soru geldi aklıma: Malatya’da Başharık mahallesinde yapılan TOKİ binaları kayalık olmasına rağmen 4 kat iken, müteahhitlerin Bostanbaşı’nda düz ovaya yaptığı binaların 17 kat olmasının bir açıklaması var mı?
SAĞLIKÇILARI DÜŞÜNEN YOK MU?
Kahramanmaraş merkezli depremlerdeki yıkımın akabinde, yardımların ulaştırıldığı bölgede, büyük ve hummalı bir çalışma söz konusu. Depremzedelerin yiyecek, giyecek, ısınma ve barınma gibi ihtiyaçları karşılanırken, yaşanan bazı aksaklıklar da dikkat çekiyor.
SAĞLIK ÇALIŞANI NEREDEYSE AĞLAYACAKTI
En çok dikkat çeken konu ise sağlıkçıların içinde bulunduğu durum oluyor. Depremzedelerin yaralarını sarmaya, canlarını kurtarmaya çalışan sağlıkçılar ilgi bekliyor. Haber merkezimize gelen bazı bilgiler ışığında, Malatya'da yaptığımız araştırma, sağlıkçıların içinde bulunduğu durumun hiç de iyi olmadığını ortaya koydu. Kendisiyle görüştüğümüz ve şef pozisyonundaki bir sağlık çalışanı, aralıksız çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, "Diğer kamu çalışanlarının istirahat edebilecekleri bir günü varken, bizde henüz öyle bir durum söz konusu değil. Ortadaki olağanüstü durum sebebiyle; o izni zaten gözümüz göremiyor. Yeter ki buradaki insanlara faydalı olalım. Canları kurtarmaya, insanları iyileştirmeye devam edelim." ifadelerini kullandı.
Kendilerine konteyner dahi verilmediğini ve barınma ihtiyaçlarını hastanede giderdiklerini belirten sağlık çalışanı, "Durumu, hastane yönetimine ilettik. Çare olmadılar. Sağlık Müdürlüğü'ne ilettik, onlardan da bir ses çıkmadı. Hastane olmasa nerede kalacağımız belli değil…"dedi.
SAĞLIK ÇALIŞANININ MORAL-MOİVASYONUNU YÜKSEK TUTMAK GEREK
Şu anda olağanüstü bir durumun olduğu aşikar. Herkes canla başla çalışıyor. Orası da doğru. Ancak, sağlık çalışanları da “takdir” gördüklerini, kendilerinin de ihtiyaçlarının düşünüldüğünü görmek isterler. Onlara da moral verilmeli, motivasyonları artırılmalı. Yöneticilerin bununla ilgili çalışma yapacağına inandığımı belirtmek isterim...
O YÖNETİCİLER, MERAK EDİLİYOR!..
Bugün için son söz olarak, bir notumu paylaşmak isterim: Önceki yazılarımda, memleketi terk eden yöneticilerin varlığından bahsetmiştim. Halen görevlerinin başına dönmediklerini de eklemiştim. O yazılarımdan sonra, "Kim bu yöneticiler?" şeklinde onlarca mesaj aldım. Size şu kadarını söyleyeyim: O kişilerin isimleri, nereye gittikleri ve şu anda ne durumda olduklarıyla ilgili bilgiler elimde. Zamanı gelince, zemini oluşunca tabii ki paylaşacağım.
Selam ve dua ile
Feiemanillah
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Battal
20-02-2023 15:47Bir şeyi ya yapmayın ya da sağlam yapın..Çevre sehircilik hasar raporu işini ciddiyetle yapmalı..Halimiz hal değil...Kimse ders çıkarmıyor..Raporları verenler kendi ailelerini düşünerek empati yaparak bu işi ciddiyetle yapmalıydı
Zülüm gören Ali
20-02-2023 13:41Bostan başına bakınca Sayın Cemal akın'ı görüyorum