Sülü Deynek
12 Ocak 2022, Çarşamba 07:58Torunumu bazan sitenin bahçesindeki oyun parkına indiriyorum.
Çocukların kaydıraktan, kaymasını, salıncakta sallanmasını, birbirleriyle didişmelerini, bağırmalarını, oyunlarını izlemek bana büyük bir haz veriyor.
Gördüğüm birşey var ki ; bu beni gerçekten üzüyor, çocuklar, bireysel oyunların peşinde, kimse kimseyle iletişim kurup, beraberce oynamıyor, hiçbiri takım oyununu beceremiyor, beraber yaptıkları tek şey didişmek ve kavga .
Acaba biz de böyle miydik diye düşünmeden edemiyor insan ...
Hayır, kesinlikle biz ve bizim kuşaklar böyle asosyal bir kişilikte değildi, biz sokağa çıkınca muhakkak diğer arkadaşlarımızı da çağırır, tek başımıza hiç bir şey yapmaz, yapamazdık.
Bizim mahallede ıslıkla çaldığımız bir parolamız vardı. İlk sokağa çıkan o ıslığı çalar, ıslığı duyan birer birer sokağa dökülür, oyunlar oynanır, sohbetler edilir, yemek yemek bile unutulurdu.
Ne oyunlar oynardık, neler...
Yazın dışarıda, kışın evlerde oynadığımız oyunlar çok farklıydı, kışın bile oyunsuz kalmazdık, çünkü başka bir eğlencemiz yoktu.
Bahçelerde oynadığımız oyunların başında, sülü deynek modern ismiyle çelik çomak, develeme yani topaç çevirme, yakan top, hombek yani birdir bir, Adıyaman hombegi, uzun eşşek!, köşe kapmaca, gaggılama, golum kıssa, beş taş, hollik, körebe, bilya yani bilye veya misket, saklambaç, yakalamacılık, hayfene kurma, ayak yere basmaz hop cambaz, ip atlama, çizgiye gazoz kapağı atma, istop, topla oynanan ortada sıçan, minyatür kale futbol maçı, voleybol, tellerden ve makaralardan yapıp kablolarla renklendirip süslediğimiz tel arabalar, sakız'lardan çıkan artist, futbolcu resimleriyle oynadığımız oyunlar, genelde kızların oynadığı seksek, aklıma gelen sokakta oynadığımız oyunlardan bazıları.
Başka mahalleye "horhop"a gitmek oyun sayılır mıydı bilmem.
Benim en sevdiğim oyun, sülü deynek oyunuydu. Doğruluğunu teyit edemediğim bir haber okumuştum, Bodrum da bir otelin animatörü turistlere beyzbol oyununun ata'sının sülü deynek olduğunu anlatarak "Turkish baseball " adıyla bu oyunu oynatmış, çokta ilgi görmüş .
Doğrudur değildir, valla ben haberin yalancısıyım.!
Hayfeneyi de çok severdik, herkes evinden Allah ne vermişse, iyi kötü demeden bir şeyler getirir, bir su başı veya ağaç altında kalabalıklarla Malatya tabiriyle "Gülüşügünen " yerdik .
Develeme çevirmeyi hiç beceremezdim, "kökleme " atan arkadaşlarıma gıpta ile bakardım bende kökleme atmak için uğraşırdım ama nafile, benim bahtıma hep "kaytan çekme " atmak düşerdi...
Ama bilya oynamakta üstüme yoktu, renk renk, çeşit çeşit, yüzlerce bilyam vardı
Neler oynardık neler, vaktin nasıl geçtiğini hiç anlamaz, hele akşam olduğunu bile farketmezdik, ta ki annelerimiz hadi eve gel,"Yerler mühürlendi " derler bizde buna inanır ve evin yolunu tutardık.
Bütün bu oyunları sokakta, mahalle de bir takım ruhu ile oynayanların asosyal olmaları mümkün mü?
Psikiyatri bölümü artık çocuk psikiyatrisi uzmanlık alanını ihdas ettiler ve üniversite hastanelerinde üç beş ay sonraya randevular verilmekte...
Şimdiki çocuklar çok şanssız...
Her şeyleri tamam görünse de...
Çok şeyleri eksik..