Türk korkusu ve Türk kokusu
01 Ağustos 2021, Pazar 09:50
Merhaba sevgili Malatyatime okuyucuları. Sevgili okuyucularım. Koskoca bir hafta boyunca yazımın yenilenmediğini görüp gazetenin diğer makalelerine ve haberlerine yönelmenizi anlayabiliyorum. Normaldir bu. Ama alışırsanız benim yazı tarzımı unutur, bi daha da dönüp bakmazsınız korkusuyla bir haftayı geçirmeden hemen yazmaya çalışıyorum.
Korku denince son zamanlarda baya bi çeşitlendi korkular. En popüler korku ise Türk korkusu. Bu korkudan birçok millet nasiplense de, bi tek bizde bu korku yoktu. Biz kendi kendimizden korkacak değildik elbette. Ama Türklerin arasında ufaktan da olsa Türk korkusunu yaşayanların varlığını gördük.
Bilecik’in yeni belediye başkanının seçilip makamına oturur oturmaz yaptığı ilk icraatı 2. Abdülhamid döneminden yadigâr belediye binasındaki minyatürleri kazımak olmuştu. Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer olan Bilecik’te adı Osmanlı ile anılan bir güzel sanat olan minyatürden bile ürken insanların olması Türk korkusunun aramızdakilere de bulaşmış olduğunu görmemiz açısından önemliydi.

Avrupa’da hava Limanlarında gümrük girişlerinde Faslı, Cezayirli veya Arap Müslüman işlem yaptırırken gümrük polisinin yaklaşımı farklıdır. Ezik bir ruh yapısını baskı altına almanın rahatlığı ve zevki vardır.
Türkler gümrük işlemlerine geldiklerinde Gümrük Polislerindeki o durum tedirginlik ve ürkekliğe dönüşür. Bilinç altlarındaki Türk korkusu o kadar kendini hissettirir ki; bunu fark ettirmemek için de işi kabalığa ve kibre dökmeye çalışırlar. Gereksiz yere işlemi uzatırlar, birkaç kere pasaporttaki fotoğrafı ve sonra da yüzünüzü incelerler. Herkese tebessümler dağıtan Avrupalı Türklerin karşısında işlem bitene kadar gergin, işlem bittiğinde de zoraki bir tebessümle geçiştirir. Türk’ün kadını da erkeği de batılıya aynı korku ve tedirginliği yaşatır.

Hatırlarsınız bir seçim öncesinde Danimarka’da zamanın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya polis tarafından kendi büyükelçiliğimize sokulmamıştı. Herhalde Fatma, Betül, Sayan ve Kaya adında 4 kişi olarak tasavvur edip 4 bakanın birden aynı anda ülkelerinde miting ve görüşmeler yapacağından korkmuş olmalılar. Sonradan hepsinin bir kişi olduğunu duyunca biraz sakinleşip girişine izin vermişler. Bu da Türk korkusunun yakın zamandaki örneklerinden biri olarak tarihe geçmişti.
Türk korkusunun Doğu Akdeniz’deki örneklerine, petrol arama-araştırma gemimizi durdurmak için gönderilen Fransız uçak gemisinin yarı yola kadar ancak cesaret bulabilmelerinden bahsetmeyeceğim bile.
Batılılarda Türk korkusu çok çok eskilere dayansa da “TÜRK KOKUSU” orta-yakın tarihe dayanır. Osmanlı ordusu Viyana’yı kuşatır. Şehri alamadan yaklaşık 1 ay sonra geri çekilir.
Osmanlı ordusunun konakladığı alanları inceleyen Avusturyalılar Osmanlı ordusunun geri taşımaya gerek görmediği depolardaki yüzlerce çuvalı görürler. Çuvallara temkinli yaklaşan Avusturyalılar içlerinde siyahımsı tozu görünce duydukları koku ile gördükleri toza bir anlam verememişler. Bu kokuya anlam veremeyen Avusturyalılar “Türk kokusu” olarak beyinlerine işlenen koku ile ilk defa bu kadar yakından Türkleri hissetmişler. Barut olabileceğini düşünüp bir avuç siyah tozu diğerinden uzaklaşıp yakmayı, patlatmayı denemişler. Barut değilmiş. Cesur olanları diline değdirmiş, ancak aldıkları sert tat ile hemen tükürmüşler. Bu tozların ne olduğu ve niçin bırakıldığı konusunda kafa yorarlarken köylülerden biri Osmanlı askerlerinin bu siyahımsı tozu su ile kaynatıp içtiklerinden bahsetmiş. Hemen denemişler. Evet, güzel bir tat. Ama kendileri için çok sert ve acı. Sonra bu konuda uzun uğraşlar verip sütle karıştırmayı böylece daha yumuşak bir tat sağlayabileceklerini keşfetmişler. Sözün özü bugün İtalyan kahvesi, kapiçino (cappuccino) diye içtiğimiz ve batılılara mal ettiğimiz bu içecekler Türk Korkusundan kalan Türk Kokusunun eseridir. Türk kokusu da artık dünyanın her köşesinde.
Sevgili okuyucularım. Benim de korkularım var elbette. Korkarım ki her hafta düzenli olarak makalemi yazacağım. Korkarım siz de yazılarıma daha fazla katlanmak zorunda kalacaksınız. Okumaya çalışın. Bunu kolaylaştırmak ve keyif haline getirmek için Türk kokusu ile birlikte deneyin. Alın kahvenizi. Uzatın ayaklarınızı. Ersoy baba yazılarına karşı olan korkularınızı aşın. Keyfini çıkarın. Şimdi değilse ne zaman?
Kalın sağlıcakla…
