Unutmamalıyız ki ailesi tarafından yetiştirilmeyen her çocuğu muhakkak birileri yetiştirecektir
14 Ekim 2024, Pazartesi 10:40Size ‘İyi bir haberim var’ demeyi çok isterdim, fakat ‘Çok kötü haberlerim var.’
Yeni bir yıla bin bir umutla girdiğimiz dönemler çok geride kaldı. Artık öylesine kötü, idraki zor durumlarla karşı karşıya kalıyoruz ki yeni yıldan tek beklentimiz bir önceki yıldan daha kötü olmaması.
Zamanda yolculuk yaptığımızda vahşet olarak niteleyeceğimiz olayların başında benim için Münevver Karabulut cinayeti geliyor. O dönemde büyük yankı uyandıran bu olayı bir kesim vahşet kısmıyla konuşurken, diğer bir kesim ise bu denli gündemde olmasını eleştirmiş her yaştan bireyin, çocuğun gözleri önünde böyle bir vahşetin, her yönüyle konuşulmaması gerektiğini ifade etmişti.
Son yıllarda domino taşları gibi peşi sıra gelen vahşet haberleri karşısında bu uyarıların ne kadar haklı olduğunu hepimiz görüyoruz. Ülkece bir noktada ciddi bir yanılgımızın olduğunu düşünüyorum. Bu olaylar sosyal medyada ve TV kanallarında paylaşıldıkça toplumda bu konuda bilinç oluşturulacağı yönündeki yanılgı, maalesef olayların artışında bir çığ etkisi yaratmıştır. Amiyane tabirle ‘eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek’ gibi bir durum söz konusu iken devletimizin kurumlarının da bu konuda ciddiyetsiz bir tavırla hareket ettiğini üzülerek görüyoruz.
Yargıya intikal etmiş hakkında yayın yasağı olan dosyaların her detayı gazetelerde, TV kanallarında, sosyal medyada yayınlanırken hiçbir yaptırımın uygulanmayışı bu ciddiyetsizliğin en önemli göstergesi.
Geçtiğimiz günlerde iki genç kızın acımasızca katledildiği olayda tüm detaylar yine bir film sahnesi gibi tüm mecralarda yayınlandı. Sonuç olarak yayınlayanlar sanırım şunu düşündüler: ‘Eğer birilerinin böyle bir niyeti varsa bu paylaşımlardan sonra vazgeçerler.’ Peki ne mi oldu? Olayın yaşandığı mekân başta liseli öğrenciler olmak üzere birçok kişinin merak duygusundan dolayı ziyaret ettiği bir yer haline geldi. Evet, 14-15 yaşındaki gençler böyle bir vahşetin yaşandığı yeri ziyaret ettiler; etmeye de devam ediyorlar. Düşündüğünüz gibi bu şekilde karanlık bir zihne sahip kişiler için değişen bir şey olmadı.
Bir diğer durum ise bu suçu işleyen kişilerin ‘psikolojik rahatsızlığı olan birey’ başlığı altında istenmeyerek de olsa masumlaştırılması. Unutmamalıyız ki bu olayların hiçbiri sadece psikoloji ile açıklanamaz. Tüm bu yaşananların ahlaki, vicdani, hukuki birçok yönü vardır. Psikolojik rahatsızlığı var diyerek ‘akli dengesi yerinde olmayan birey’ olarak tanımlamak, yani eylemi iradesi dışında gerçekleştirdiğini söylemek elbette ki çok hatalı bir yaklaşım.
Devletimizin bu olaylara dönük öncelikli tedbiri aileyi korumak, eğitim sistemini baştan ele almak ve bu yolla belirli bir plan dâhilinde toplumu ihya etmeye, kaybolan insani değerlerimizi yeniden kazandırmaya yönelik adım atmak olmalıdır. Devletin varlığının yegâne sebebi maddi nedenler değildir. Devletin varlığının en önemli sebebi toplumun bir arada olmasını sağlayan değerleri korumak ve devamlılığını sağlamaktır. Şimdilerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sn. Mahinur ÖZDEMİR GÖKTAŞ’ın açıkladığı ‘her aileye bir aile danışmanı’ hizmet modeli bu açıdan çok değerli ve gecikmiş bir hizmet modelidir. Yukarıda bahsettiğimiz bu karanlık tablodan ülkemizi aydınlığa çıkaracak olan yine devletimizin gücü ve kudretidir.
Tüm bunların içinde bu evlatları yetiştiren anne babalar bu piramidin en altında yer almaktadır.
Unutmamalıyız ki ailesi tarafından yetiştirilmeyen her çocuğu muhakkak birileri yetiştirecektir.
Günümüzde bu görevi büyük oranda sosyal medya ve bilgisayar oyunları üstlenmiş durumda. Böyle devam ettiği takdirde tablonun göründüğünden daha kötü olacağını tahmin etmemiz sanırım çok zor değil.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.