Yatırımları unuttuk, kordelaya takıldık…
26 Ekim 2020, Pazartesi 14:11
Dün, Malatya'mız için hayati öneme haiz yatırımların açılışları yapıldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşen törende, Lisanlı Kuru Kayısı Deposu, Onkoloji Hastanesi, Turgut Özal Meslek Yüksekokulu ve 12 tane fabrikanın resmi açılışı ile birlikte, Pütürge'deki deprem konutlarının teslimi yapıldı. Bugünkü yazımda, son dönemdeki yatırımların bir nevi vitrini olan törendeki, dikkat çeken birkaç hususa değinmek istiyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu tören alanına, yatırımların yapıldığı yerlerden video konferans yöntemiyle canlı bağlantı yapıldı. Lisanslı Kuru Kayısı Deposu'nun önünde, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli vardı.
Törenin bir başka canlı bağlantı yapılan noktası İnönü Üniversitesi'ne bağlı bulunan Onkoloji Hastanesi'nin bahçesiydi. Burada da İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, mikrofondaydı. Törenin diğer canlı bağlantı yapılan noktasıysa Turgut Özal Üniversitesi Meslek
Yüksekokulu yerleşkesiydi. Burada ise Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut ve ekibi hazır bulundu.
Canlı bağlantı yapılan noktalardan biri de geçtiğimiz aylarda depremle sarsılan Pütürge İlçemizdi. Deprem sonrası TOKİ tarafından yapımı tamamlanan deprem konutlarının teslimi gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla kurdeleyi kesen isimler arasında Pütürge Belediye Başkanı Mikail Sülük ve TOKİ Başkanı Yardımcısı Levent Sungur vardı.
ERDOĞAN, YATIRIMLAR HAKKINDA BİLGİ VERDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek bir toplu açılış töreniyle toplam bedeli 1 milyar 600 milyon lirayı aşan kamu ve özel sektör yatırımını Malatya ile buluşturduklarını, eğitimde 8 ilçede inşası tamamlanan okullar ve lojmanları, sağlıkta Arguvan ilçesinde inşa edilen Aile Sağlığı Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi, Acil Sağlık İstasyonuyla, Kuluncak ilçe Entegre Hastanesini vatandaşın hizmetine sunduklarını söyledi.
Sanayi ve teknolojide Yeşilyurt Türk Standartlar Enstitüsü Araç Kontrol Merkezinin, enerjide 380 kilovatlık Keban Şalt 2 Özel Bölge Güçlendirmesinin açılışını yaptıklarını söyleyen Erdoğan, gençlik ve sporda ilçelerdeki futbol sahalarını, gençlik merkezlerini, olimpik kapalı yüzme havuzu ve öğrenci yurtlarını devreye aldıklarını vurguladı.
Erdoğan, Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlanan ve yatırım tutarı 438 milyon lirayı geçen hizmet binası, tesis, yol, bulvar, meydan ve çevre düzenlemelerinin de açılışlarını yaptıklarına da işaret ederek, Yeşilyurt ve Battalgazi belediyelerinin tamamladığı muhtelif alt yapı, üst yapı projelerinin, güvenlik birimlerine ait hizmet binalarının, özel sektöre ait farklı alanlardaki üretim tesislerinin resmi açılışlarını da bugün gerçekleştirdiklerini kaydetti.
“KORDELA”YA TAKILDIK…
Pandemi sürecini büyük sıkıntılarla geçiren ve ekonomileri durma noktasına gelen ülkelere bakınca, ülkemizdeki ve özellikle de Malatya'mızdaki yatırımlar göğsümüzü kabarttı. Yukarıda ana hatlarıyla verdiğim törenden aklıma takılan küçük bir detayı da aktarmadan geçmek istemem. Sayın Cumhurbaşkanımız, yaptığı her bağlantıda Besmele'den önce “Makas ve kordela, bugünün hatırası olarak sizde kalacak?” şeklinde bir uyarıda bulunuyordu. İstisnasız her canlı bağlantı noktasına aynı ikazı yapma ihtiyacı hisseden Cumhurbaşkanımızın veya orada bulunan kişilerin bilgilendirilmedikleri izlenimi oluştu. Cumhurbaşkanımızın “Kordela”, Bakan Varank'ın da “Kurdela” demesi ayrıca dikkat çeken bir husustu. En azından benim için.
KİMİSİNDE HEYECAN KİMİSİNDE BİLGİ EKSİKLİĞİ VARDI
Yapılan açılışları takip eden herkesin gördüğü bazı aksaklıkları da dile getirmemiz gerekiyor. Yapılan canlı bağlantıları tek tek irdelemek isterim.
İlk bağlantı noktası Lisanslı Depo açılışının bulunduğu yerdi. Bu bağlantıda Bakan Mustafa Varank'ın tabiri caizse, dersine iyi çalışmış olduğunu gösterdi. Lakin sanki daha sonraki programdan haberi yoktu ki; “Müsaadenizle ben bu fabrikaların isimlerini saymak istiyorum” sözünü ederken, Cumhurbaşkanı “Saymayalım, saymayalım. Sayın Varank onlara girersek biz bundan sonraki programı yetiştiremeyiz.” şeklinde itiraz etti. Ben bunu koordinasyon ve bilgi eksikliğine veriyorum.
DİL BİLGİSİ ZAYIF!..
Pütürge'deki deprem konutlarıyla ilgili yapılan bağlantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konutlara yerleşim başladı mı?” diye soruyor. Karşı taraftaki TOKİ Başkan Yardımcısı Levent Sungur ise “208 adet konuta depremin hemen ardından talimatlarınızla birlikte başlatıp, 6 ay gibi kısa bir sürede teslime hazır hale getirdik.” diyor. Karşılıklı diyaloglar ise şöyle devam ediyor.
Erdoğan:
-Yerleşim başladı mı?
Sungur:
-Bugün itibarıyla teslimlerine başlıyoruz efendim. Böylelikle yerleşim de başlamış olacak.
Erdoğan taaccüp ederek:
-Yani başlamadı mı?
Sungur
-Şimdi yeni başlıyor efendim.
Erdoğan:
-Sen kaçın kurasısın? Gelecek zamanla konuşuyor.
Sungur:
-Nasıl emrederseniz efendim.
Erdoğan:
-Dil Bilgisi zayıf. Süratle hemen anahtar teslimlerini yapalım. Oradaki vatandaşlarımız hemen dairelerine yerleşmeye başlasınlar.
Aslında, TOKİ Başkan Yardımcısı'na “Konutlar neden şimdiye kadar teslim edilmemiş?” şeklinde üstü kapalı ikazda bulunuyor ve “Dil bilgisi zayıf” diyerek de eleştirisini ortaya koyuyor.
MİKAİL SÜLÜK'E ALTYAPI TALİMATI!..
Bu diyalogun ardından mikrofonu alan Pütürge Belediye Başkanı Mikail Sülük ise “Sayın Cumhurbaşkanım Doğanyol'da aynı gece verdiğiniz talimatla hem İçişleri Bakanımız, hem Çevre ve Şehircilik Bakanımız hem de TOKİ başkanlığımız çok hızlı bir şekilde Pütürge'deki deprem konutlarını 6 ay gibi kısa bir sürede bitirdiler. Pütürgeli hemşerilerim adına Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum. Evler villa gibi oldu. Vatandaşlarımız memnun kaldılar. Depremle ilgili yaralar sarılmaya devam ediyor. Şükranlarımızı sunarım.” heyecanı ile birlikte, dersine iyi çalışmış ve hakim bir şekilde Cumhurbaşkanına “Dersime çalıştım” diyerek özgüvenini yansıtıyordu.
Erdoğan ise;
-“Mikail Bey ara yolları da sen belediye başkanı olarak gayet güzel bir şekilde halledeceksin. Her taraf pırıl pırıl olacak. Yani benim Beyaz Anamın ayağı çamura değmeyecek.” şeklinde mukabelede bulundu.
SÖZÜ KESİLMEYEN TEK İSİM AHMET KIZILAY'DI!..
İnönü Üniversitesi Rektörü Ahmet Kızılay konuşması Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kesilmeyen tek kişiydi. Cumhurbaşkanı, Ahmet Kızılay'ın yapılanları anlattığı kısımlara “Maşallah” ile temennilerine de “İnşallah” ile mukabele etmesi dikkat çeken kısımdı. Ayrıca Prof. Dr. Ahmet Kızılay'ın yanında bulunan doktorların beyaz önlükleri de “Sağlıkta iddialıyız” imajını yansıtıyordu.
Erdoğan:
-“Ahmet Bey hastanemiz nasıl oldu?”
Ahmet Kızılay:
-“31.590 metrekare kapalı alanı, 217 yatak kapasitesi ile hizmete açıldı. Şuanda 128 hastamız hastanemizde yatmakta. Bugün de sizin açılışını yapmanızla beraber, kalan yataklarımızla da hastalarımıza şifa sunmaya devam edeceğiz. 217 yatak, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, kök hücre kemik iliği nakli, hematoloji ve 16 yoğun bakımdan oluşmakta. Ayrıca 84 kemoterapi odası ayaktan hizmet vermekte. Hastanemizin ayrıca radyoaktif madde ile kanser tedavisi merkezi hazır. İnşallah donanımını da tamamlayacağız. Yine ülkemizde üç merkezde olan mezenkimal kök hücreyi de burada üreteceğiz. 40 kök hücre kemik iliği odası ile, Türkiye'nin en büyük ilik nakli merkezini bugün hizmete kazandırmış olacağız. Hastanemiz karaciğer naklinde Türkiye ve Avrupa'nın birincisi dünyada ikinci sırada. İnşallah Onkolojide de, Türkiye'de en ön sırada yer almayı hedefliyoruz. Sizlerin desteği devam ettiği müddetçe hastalarımıza şifa dağıtmaya devam edeceğiz. 2003—2020 yılları arasında zat-ı alinizin Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde üniversitemizde 750 milyon TL yatırım yapılmış durumda. Şükranlarımızı sunuyoruz.”
Erdoğan:
-“Ben de şahsım ve milletim adına sizleri tebrik ediyorum. Kordelayı hocalarımızla beraber keseceksiniz, makaslar bugünün anısına kestiğiniz kordela da sizlerde anı olarak kalacak. Hayırlı olsun diyoruz. Ya Allah Bismillah.”
BAY KARABULUT'UN ÖNÜNDE NOT VARDI!
Bir diğer canlı bağlantı yapılan nokta ise; Turgut Özal Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Binası'ydı. Turgut Özal Üniversitesi rektörü Profesör Aysun Bay Karabulut'un önündeki nota bakarak konuşması dikkatimi çekti. Canlı bağlantılara bağlanan herkeste olmayan tek şey önündeki notlardı. Ekip arkadaşlarının giydiği cübbe ve kendisinin ekibine mütenasip giyinmesi gayet şık ve dikkatlerden kaçmıyordu.
Cumhurbaşkanı ve rektör arasındaki diyaloga gelecek olursak;
Cumhurbaşkanı:
-“Aysun Hanım bizleri duyuyor musun?”
Karabulut:
-“Duyuyoruz efendim. Hoş geldiniz.”
Cumhurbaşkanı:
-“Önce bir zumlayalım, okulu görelim.”
( Erdoğan, önce okulu görelim dediği halde, Bay Karabulut konuşmaya devam ediyor. )
-“Sayın Cumhurbaşkanım burası şehrimizin batı girişinde üniversitemizin il merkezinde ikinci yerleşkesidir.”
Erdoğan:
-“Aysun Hocam bir dakika” deyip görüntünün ekrana gelmesini istiyor.
(Okulun dışardan görüntüsü ekrana geliyor)
Video izlendikten sonra;
Erdoğan:
-“Evet, şimdi mikrofonu rektörümüze verelim.”
Karabulut:
-“Saygılarımızı ve hürmetlerimizi sunuyoruz. Zatı-ı alinizin tensip ve takdirleriyle açılan Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 2 yıl önce hizmetlerine açılmış durumdadır. Bu anlamda öğretim üyeleri ve öğrencilerimizle birlikte, sizlere teşekkürlerimizi sunuyoruz. Şükranlarımızı sunuyoruz. Kıymetli Cumhurbaşkanımız, öncelikle üniversitemiz şuanda bulunduğumuz yerleşke ile 496 dönüm arazi üzerinde bulunmaktadır. Yerleşkemizde yine bulunan gelecekte modern mimariye ve Osmanlı- Selçuklu mimarisini de yapısında barındıran bir mimariye sahip olup 13 adet derslik, 15 adet laboratuvar bulunmakta. Aynı zamanda 36 ofisimiz bulunmakta. Malatya Turgut Özal Üniversitesi Geleneksel Tamamlayıcı Tıp ve diğer taraftan yeni hazırlayacağımız binalarla birlikte, sizlerin destekleri ve takdirleriyle şuan hizmete açılmakta. Siz şeref verdiniz. Malatya Turgut Özal Üniversitemize tüm öğretim üyelerimizle birlikte teşekkürlerimizi sunuyoruz. Malatya Turgut Özal Üniversitesi sizin kuruluşuna bizzat destek olduğunuz ve bu anlamda da çok teşekkür ediyoruz. Üniversitemizin bu bölümünde özellikle biomedikal teknoloji gibi birçok bölümü var.”
Cumhurbaşkanı:
-“Sağ olun. Kordela sizde. Makaslar sizde. Biz buradan besmele çekeceğiz siz de kordelayı keseceksiniz. Ama makaslar bugünün anısına sizde kalacak.”
“HAYAT EVE SIĞAR” MI?..
Dünyanın başına bela olan koronavirüs salgını sebebiyle, hayatımızın hemen hemen tüm alanlarında alışmadığımız ve alışamayacağımız tedbirleri görür olduk. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın her gün televizyon ekranlarından, “Zorunlu olmadıkça evinizden çıkmayın. Maskeye, mesafeye ve hijyene dikkat edin” sözlerini işitiyoruz. Hatta artık camilerimizin hoparlörlerinden selâ dahi okunamaz hale geldi ki; Millet cenazelere katılıp kalabalık oluşturmasın diye alınan bir tedbirdi bu.
Koronavirüs vakalarındaki artışlara dikkat çekilen bugünlerde, bana bir hayli garip gelen olayı aktarmak isterim. “Hayat eve sığar” diyerek mecburiyet haricinde evinde kalması istenen Malatyalılar, birkaç gündür mitinge çağrılıyordu. Cumhurbaşkanımızın Malatya ziyaretiyle birlikte
gerçekleştirilecek açılış törenlerine vatandaşlar çağrılıyordu. Ak Parti Malatya İl Teşkilatı'nın onlarca aracı süsleyip, üzerine bilmem kaç wattlık ses sistemleri kurarak; insanları mitinge davet etmesi, ne ile izah edilebilir ki?
Sağlık Bakanı'nın, bilim kurulu üyelerinin ve işin uzmanı isimlerin "Zorunlu olmadıkça evden çıkmayın. Hayat eve sığar" demelerine rağmen, Ak Parti Teşkilatı'nın bangır bangır bağıran ses sitmeleriyle, milleti kalabalık bir ortama davet etmeleri ne kadar doğrudur? Bir düşünün bakalım; bu saatten sonra millet "evden çıkmayın sakın!" uyarılarına ne kadar itibar eder?
Şehrimizi yönetenlerin, gıkının çıkmadığı bu konu "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" atasözünü aklıma getirdi.
KİM İKTİDAR, KİM MUKTEDİR?..
Ülkemizde yıllardır söylene gelen bir söz vardır.“İktidar olabilirsiniz, ama muktedir olmak ayrı bir konu” şeklindeki bu sözün vücut bulmuş hali birkaç gün önce Malatya'da yaşandı. Malatya'mızın önde gelen bir ailesinin oğlu il dışında çalışmaktadır. Yaşadığı bazı sıkıntılar sebebiyle Malatya'ya tayin olmanın yollarını aramaktadır. Ailesi, Malatya'da özellikle Ak Partililer arasında bir hayli söz sahibidir. Sözün özü; aile Malatya'daki Ak Partililer arasında önde gelen bir ailedir. Söz konusu ailenin oğluna Malatya'da uygun bir kurum bulunur. Aile, Ak Parti içinde güçlü ve etkili olmasına rağmen bir türlü atama işi halledilmez.
Ak Partili yetkililerin atamayı çözemediğini gören aile, MHP'nin kapısını çalar. MHP milletvekili Celal Fendoğlu'na ulaşmak için eski bir MHP'li yönetici aracı olur. MHP'li eski yönetici "Bahsettiğiniz kurumda çok etkili bir dostum var. Ona söylerim o halleder." der. Bahsettiği dostu, koyu bir CHP'lidir. Konu bu CHP'li zata ulaşır ulaşmaz, atama işi anında çözülür.
Olayı özetleyecek olursak; İktidar partisinin seçmeni, üyesi ve hatta yöneticisi olan aile, iktidara yakın MHP üzerinden CHP'li bir kişiye ulaşıyor. O CHP'linin vasıtasıyla en alt kademe bir memurun nakli yapılıyor. Şimdi soru şu: Kim iktidar, kim muktedir?..
Selam ve dua ile
Fiemanillah